Zaman: Kimin için ve Kime Göre Geç veya Erken?
'Zaman' en başından beri ilgimi çeken bir kavram oldu. Pek çok yazı karalamaya çalıştım bu konuda. Yaşım ilerlediği için değil. Mutsuzluk hissettiğim için de değil. Anlama çabası işte. "Boşver, takma fazla, yaşa git işte!" demekten biraz daha öte benimkisi...
Yıllar önce fenomenolojik olarak "Heidegger, dassein ve zaman" çalışan ama gerçek mesleği çok farklı olan ve felsefe masterı yapan bir öğrencim olmuştu. Çeviri konusunda çetrefilli cümlelerde ara sıra yardım istiyordu benden. Zaman mefhumu o gün bu gündür daha çok kurcalamaya başladı zihnimi - o cümlelere yardım ettikçe.
Dünyamız da dahil, hemen her gökcisminin ve yörüngelerinin dairesel (bazen de eliptik) olduğu şu koca küresel evrende, zamanın doğrusal ve çizgisel ilerlemesi ve çemberde olduğu gibi geri gidilememesi sizce de garip değil mi? Saniyelerden yüzyıllara kadar her şey döngüsel olarak kendini sürekli tekrar ediyor ama biz zamanı nedense düz çizgide yaşıyoruz? İngilizlerin "squaring the circle" deyiminde olduğu gibi çok zor bir şeyi kavramaya çalışıyoruz matematiksel olarak. Tutunacak düz bir çizgi ararken; dairesel devinimin içinde kaybolup gidiyoruz.
Saatler, günler, aylar, yıllar döngüsü içinde başı ve sonu olan ömür denen şeyi bir şekilde bitiriyoruz. Öyle ya da böyle. En azından buradaki kısmını tamamlıyoruz 🤔🙄. Ancak hayat döngüsel olarak her yeni doğan gün ile birlikte bize aslında yani bir fırsat daha veriyor - fark etsek de etmesek de! 💕
Başarı öyküleri vardır genelde iş dünyasına ait: KFC'nin patronu Sanders 62 yaşında idi işi kurduğunda. Bernstein'ın kitabı 96 yaşındayken basıldı! Hala zamanım var yani 😉! Betty White 53 yaşında oyunculuğa girişti. Mori şirketini 51 yaşında kurdu gibi. Ama müzik dünyasında Winehouse, Kobein, Hendrix ve Morrison gibi dehalar 27 yaşında öldü. Kafka, Camus, Plath, Austin, Lord Byron, Oğuz Atay, Nilgün Marmara, Orhan Veli ve meşhur 35 yaş şiirinin sahibi Tarancı gibi edebiyatçılar ise çok geç yaşta dünyaya veda ettiler.
Tüm bu bilindik kişiler bir yana, kimi çok erken tanıştı mutsuzluk ile kimi de çok geç buldu aradığı mutluluğu. Belki bugün birileri doğdu, belki birilerinin günü aydınlandı - yeni bir fikir ve proje kıvılcımı çaktı zihinlerinde. Belki de birileri kendi külünden yeniden doğmak istedi yepyeni bir ruh haliyle. Belki de bir inkişaf yaşadı bazıları şafak vaktinde? Kim bilir?
Ama bildiğim şey geç diye bir şey yok hiç kimse için. "Bulanlar, ancak arayanlardır", demiş Rumî yeter ki arayın...
Yorumlar
Yorum Gönder