İki-üç gündür sağ gözümde ciddi biçimde bir batma ve yanma vardı. Elbette huyum olduğu üzere; çoğu sağlığına dikkat etmeyen umursamaz erkek gibi ben de göz içindeki iğnemsi acıyı pek önemsemedim. Halbuki vücut mesaj vermeye devam ediyordu bana.
Sadece göz kapağım üzerinde normal ötesi bir ağırlık olduğu için blefarit ve belki de blefaroplasti için göz muayenesi randevusu aldım. Ağrıyı önemsemeden ve konjektivite dönebileceğini öngöremeden. Sabah uyandığımda aynadaki kişi bir evrim geçirmiş ve dönüşümünü tamamlamış ve kurbağaya dönmüş gibiydi. En azından yarım bir kurbağa 😉. Kendimi Moshe Dayan ve Jack Sparrow arası bir metamorfoz sürecinde hissettikten sonra ünlü masal geldi aklıma. Kurbağa prens 🤴🐸.
Kurbağa Prens öyküsünü bilirsiniz. Hani şu prensesin öptüğü ve prense dönüştürdüğü kurbağa. Alman Grimm biraderlerin masallarından birisi. Masaldaki Prenses Tiana, Walt Disney'in tescilli dokuz prensesinden birisi. Pamuk Prenses, Külkedisi, Pocahontas ve Mulan kadar meşhur değil elbette. Sonuçta büyüyü bozmak için hepitopu bir kurbağa öpüyor gerçek aşkı ararken.
Aslında bu batıdaki masal anlatıcılığın dışında garip biçimde tersine işleyen bir büyü bütün bilindik masallardakinin aksine. Kötü cadının cezalandırdığı prens iki kez dönüşüm geçiriyor. "Cast the spell and break the spell" süreci ilginç bu masalda. Benzer dönüşüm masalları Binbir Gece Masaları'nda çoktur, Gallant'ın batıya hediye ettiği muhteşem masallar serisi ilginçtir. farklı reenkarnasyonlar yaşanır doğuda. Ama ilk kez aktif rolde bir kadın var bu masalda.
Kafka, Dönüşüm öyküsünde hamam böceğine dönüşen Gregor Samsa karakteriyle tamamen başka bir masalsı metamorfozu anlatır. Kurbağa ve kelebekler bu dönüşümü dört farklı aşamalı yaşayan iki canlı. Bir dönem sembolizm çalışınca; kurbağa ile ilgili şunları gördüm: zenginlik, bolluk, antik bilgelik, yeniden doğum ve şans. Yahudilikte de önemli bir kurbağa yağmuru kıssası var meşhur Huruç - Exodus kısmında. İlginç şeyler bunlar. Mitik anlatılar.
Ben de bu farklı nedenlerle edebiyat masterı yaparken Labirentteki Mavi Kelebek romanını yazmaya başladım 1994 yılında. Kendi metamorfozumun miladı idi zannederim pek çok açıdan. Sembolik atıflar ile "Anlam, Gelincik Gölgelerinin Serinliği, Dağdaki Meczup ve Yeryüzü Aşıkları" bölümlerini yazmıştım o zamanlarda renk metaforlarının içiçe girdiği. Umarım bitirecek vaktim olur ise 30 yıl aradan sonra 🙏.
Herakleitos haklıydı galiba. Dönüşüm hayatımızda hep olacak ya da bir prenses öpünceye kadar kurbağa olarak yaşamaya devam edeceğiz 😘.
Yorumlar
Yorum Gönder