Ana içeriğe atla

Andropoz Dizisine Dair

Andropoz Dizisine Dair
Türkiye dizi film üretimi sektöründe oldukça etkin satış yapan ülkelerden birisi haline geldi son yıllarda. Özellikle tırnak içinde "tarihi" diziler, günümüz aile? ve Türk toplumuna dair çok farklı sosyal ve hatta etnik katmanları ve kadın-erjrk ilişkilerini konu alan pek çok yapım var. Çoğunu sosyal medyada paylaşılan mini alıntılarla ve kesitlerle görüyorum. 

Çok seyrek dizi izleyebilen birisi olarak bir kaç dizinin gerçekten iyi olduğunu söylemek mümkün. Kendi adıma konuşmak gerekirse Osmanlı ile ilgili dizilerden hiç birini izlemedim. Sosyal medyada çok konuşulan mafya dizilerin sadece ismini duydum. Merak dahi etmiyorum açıkçası. 

Netflix tamamen farklı bir platform ve ticari açıdan bakıldığında çok başarılı bir girişim. Reklamsız film ve dizi nasıl izlenir sorusunun global cevabı oldu. Dizi ve film içerikleri, etik konular, yaş sınırı ve benzeri konular nedeniyle çok da eleştiri alan bir mecra. O platform üyelik ile işliyor yapısı gereği. Yani istemez iseniz izlemezsiniz. O da bir tercih. İnsan fıtratı gereği zannederim, kişisel özgürlüklere müdahil olmak sosyal politikalarda genelde ters tepmiştir. Kimse size zorla film izletemez. 

Netflix'deki Türk dizileri içinde "Bir Başkadır" dizisi çok başarılı belki de en başarılı dizi idi. Şimdiki "çağ-daş", özellikle ifadeye basarak: "çağcıl" olmayan günümüz Türk toplumuna en iyi ayna tutan dizilerden de birisi idi. Farklı inanış ve yaşantılar aynı mekana bağlı senaryo örgüsü içerisinde çok başarılı tahlil ve toplumsal analizler ile anlatılmıştı. Gerçek bir 21. yüzyıl Türk toplumu idi orada anlatılanlar. 

Sadece şimdilik ilk üç bölümünü izlediğim Andropoz dizisi de benzer bir hissiyat bıraktı bende. İsmine takılıp çok aldanmayın. Jenerik sizi yanıltmasın çok fazla. Tek bir adamın geç yaş problemi odaklı bir dizi film değil özünde. Bir sahil kasabasında (eski bir Muğlalı olarak güzel Marmaris manzaraları eşliğinde) yaşayan orta halli ve 50sini biraz geçmiş tuhafiyeci Yusuf, ailesi, eniştesi ve onların etrafındaki zengin ailelerin dünyaya bakışı ile birlikte kısmen mevcut ahlak anlayışını irdeleyen bir çağ-daş Türkiye tablosu ele alınmış. Kendimizi görmeye dair bir yansıma.

Sosyal yapıyı tahlil eden ve akıllıca işlenmiş ince mizah anlayışı olan filmleri izlemek keyifli. Bu dizideki diyaloglar oldukça doğal. Yaşı gereği değişim isteyen bir adamın ikilemleri iyi bir biçimde kaleme alınmış. En çok dikkatimi çeken erkek değil de kadın diyalogları oldu bu dizide. Özellikle ikinci bölümde Yusuf'un eşi Meryem'in kadının fıtratı gereği yaratıcılığı ile ilgili replikleri erkek ve kadın dünyasını anlama konusunda çok derin bir tahlil içeriyor. İlginç buldum. 

Belki hatırlatmakta fayda var: 18+ yaş sınırı olan bir dizi. Bu toplumu bir kaç sahil kasabası sakini gözünden anlamaya çalışınca da düşündürücü gerçekten...  

İyi pazarlar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...