İncire ve Zeytine
Küçüklüğüm önce Bursa Gemlik sonra da Muğla Yatağan'da geçti. Türkiye de isimce çok bilinen bir kaç zeytin ve incir beldesi var. Edremit ile birlikte Gemlik belki de en bilineni. Gemlik'te (eski adıyla Gemilik) sofra zeytinciliği önemli bir geçim kaynağı. Gemlik eski bir Ermeni ve Rum kasabası. Yüzyıl önce bile nüfusu 40.000 civarı imiş. Nüfusun üçte ikisi Hristiyan Osmanlı geç döneminde ve gerçekten de en eski yerleşim yerlerinden biri. Hristiyanlık ta önemli bir dönüm noktası olan İznik'e çok da yakın. Bkz. Nicea Council. Biz o zamanlar (1975) Gemlik'te 11 Eylül İlkokuluna yakın iki katlı eski bir evde oturuyorduk.
Ev sahibimiz rahmetli İbrahim Amca evinin bodrum katında selelerde deniz tuzu katmanları ile askılara asarak sele (küfe) zeytini üretirdi en doğal şartlarda- bugün kullanılan koyultucu kimyasalları kullanmadan - aylarca o küfeleri ve tuzları defalarca döndürüp yer değiştirerek. Loş bodrum ışığında selelerden tuzla beraber damlayan o suları hiç unutmuyorum. O çocuk damak tadının oluşması ile olsa gerek, en iyi sofra zeytini bence hep "kuru sele zeytini" olmuştur. Edremit biraz daha kahverengi salamura zeytin konusunda iyidir. Ege - özellikle Muğla ise taş kırma yeşil zeytin konusunda iyidir. Antakya Halhalı zeytini de kesinlikle en lezzetli zeytin grubunda ilk üçte yer almalı bence. Açıkçası turşumsu ve kalamata türü zeytinlerin lezzetine çok alışamadım.
Sonra Yatağan a taşındık. Bu kasaba eski bir Karya şehri. Likya döneminde Persler bile gelmiş bölgeye. Sonra buralar Menteşe Bölgesine dahil oluyor. Muhtemelen gerçek sakinleri Rum asıllı idi. Top oynadığımız sahada yerin 20 cm altından mermer kadın büstleri çıktığına şahit olduğum çok eski bir yerleşim yeri Yatağan...
Bu sefer Yatağan'da, Atatürk İlkokulunun dibinde geniş bir bahçesi olan iki katlı bir evdeydik. Bahçede yedi tane bodur Aydın incir ağacı ve ikisi acı beş tane badem ağacı vardı. Zaten her yer zeytin ağacı idi ve bahçeye börülce ve bakla ekiyorlardı. Her şeyi zeytin yağı ile pişirirdi komşu teyzeler. Badem çağlası ve ağacından boynu-buruk ballı incir toplamak ve kuru badem çuvallarından badem alıp taşla kırıp yemek çok keyifliydi.
Vet tînî vet zeytuni... İncire ve zeytine and içilir Kuran'da Tin süresinde. Aslında burada atıf Şam ve Kudüs'tür. Yani iki kadim şehir olan Haçlılar ve Yahudiler ve Müslümanlar için çok önemli iki dini merkez olan Damascus ve Jerusalem tıpkı Vatikan ve İstanbul gibi... Çok manidar geliyor bu göndermeler bana. Choelho' nun Simyacı öyküsüde bir incir ağacının dibinden başlar.
Tüm bu yazının nedeni sabah kahvaltısında zeytin ve kuru incir eşliğinde yad edilen Gemlik ve Yatağan sohbeti yüzünden oldu. İyi ki de oldu. 🙏
Yorumlar
Yorum Gönder