Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ey Özgürlük

Ey Özgürlük Felsefenin en çok tartışılan kavramlarından birisi de özgürlük. Tanımı gereği hem hukukta hem de siyaset bilimde toplumsal olarak farklı yorumlanan bir hak.  Kapsamı, içeriği ve sınırları gereği başkalarının özgürlüğünün ihlal edildiği noktada anlamını yitiren müphem bir imgelem bazen. Kimi zaman irade, kimi zaman bireysel bir tercih ile karıştırılan sınırları bulanık bir sofistike algı aslında... Somut bir soru üzerinden kavramı anlamaya çalışmak gerekirse, şu soruyu sorabiliriz:  "Aşağıdakilerden hangisi 'özgürlük' kapsamı içerisinde bir hak olarak kabul edilebilir?" Cevabınızı lütfen "elbette dileyen istediğini yapabilir - zira özgürlük içerisinde bu normaldir" veya "katiyen böyle bir şey olamaz, bunun yapılması özgürlük değildir" şeklinde düşünün:  A) Fikir hürriyeti kapsamında sosyal medya platformları üzerinden hoşlanmadığınız kişiyi alenen ve açıktan aşağılama hakkına sahip olduğunuzu düşünme. B) Dileyen esnafın diled...

Kendini Geliştirmek

Kendini Geliştirmek  İnsan doğası gereği hareketli bir varlık. Bu durum sadece Newton'ın Hareketlilik Yasasında geçen türde fiziksel; kuvvet yönüne göre etki ve tepkiye dayalı mekanik bir devinim ile sınırlı da değil. Zaman ve uzamda, zihnen ve fikren ve hatta ruhen de bir hareketlilik söz konusu. Bazı popüler konular var şu dönemde; boyutlar, geçişler, kapılar, kuantum vs gibi; açıkçası beni aşıyor ve henüz o dünyaya çok yakın hissetmiyorum kendimi. Elbette bu da ilgilenenler için keyifli kişisel gelişim konularından birisi olabilir.  İnsanoğlunun sabit, ilerlemeden ve gelişmeden atâlet içinde kalması mümkün değil. Elbette nispeten daha yavaş ve daha isteksiz olan bireyler olabileceği gibi; dönemsel olarak da kendimizi ilerleme, gelişme ve değişime kapalı veya dirençli hissettiğimiz dönemler olabilir. İnsanlık hali hayat böyle bir şey galiba deyip geçmek lazım bazen de. Ancak bireysel mutluluk için gelişim kaçınılmaz. Peki neler bizi geliştirir ve daha mutlu eder?...

Ey Hayat!

Ey Hayat  Eğitim ve bilgiyi aktarma süreci içerisindeki en zor üst aşama basitleştirme ve kolay bir biçimde konuyu başkalarına ifade etme aşaması bence. Elbette bu süreçte pek çok diğer adım söz konusu anlamaya ve kavramaya dair.   Eğitim bilimleri alanında ders alanlar bilir Bloom taksonomisinin adımlarını: Bilgi > Kavrama > Uygulama > Analiz > Sentez ve son olarak > Değerlendirme Basamağı.  Bunlara eklenecek daha şumüllü adım ise tüm bunları kendimize en basit bir biçimde nasıl anlatıp kabul  ettirebileceğimiz; hayatın anlamını basitçe anlama ve içselleştireme adımı olacaktır; o meş'um ve kitaplarda bir türlü zikredilmeyen adım!!!  Konuyu hayatı anlama, kavrama ve yorumlama açısından değerlendirmeye çalışınca, ümitsizlik ve belirsizlik hissi yaşıyoruz bazen. Pek çok gaile ile birlikte, dert, tasa, endişe ve çözümsüzlük sarmalı içinde buluyoruz kendimizi. Bir de fare yarışı denen (rat race) gündelik hayat koşuşturmacası ve yükü b...

Zamanın Zekatı

Zamanın Zekatı Zekat Arapça bir kelime tıpkı zaman sözcüğü gibi... Aramice ve Süryanice de benzer türev bir sözcük (zəkūt ve zākah) ve "aklanma beraat etme" anlamına geliyormuş. Zaman sözcüğü ise tüm kadim dillerde - Aramice, Süryanice ve Akatça da neredeyse aynı kelimeden türemiş (zmān) ve belirli an anlamına geliyormuş. Yani başlığı çevirdiğimizde "anı aklamak" diyebiliriz. İngilizce ifade etmek gerekirse; "acquittal of the moment” denebilir.  Anadolunun gelenekçi dini kültüründe zekat sosyal adaleti sağlamak ve toplumsal bir denge ve adalet oluşturmaktan daha ziyade; bireysel pragmatizm çerçevesinde olası kötülükleri bertaraf etmek için verilen bir tür def etme aracı gibi işlevlendirilmekte maalesef. Sosyal adaletin tahsis edilmesini için yapılması gereken gelirin  1/40ını dağıtmak ve geliri adalet ile dağıtmak olmalı iken böyle bir konuyu kendi çıkarımıza yorup bundan bile kişisel çıkar bekleyebiliyoruz. Bu konuyu ilahiyatçılara havale edip aslo...

Overthinking

Overthinking Bugün öğleden sonraki üst-düzey İngilizce grubumda (upper-intermediate B2 level) okuma metni tartışma ve nedenleri üzerineydi. Adet olduğu üzere bir ön-okuma sohbeti oldu derse ısındırma ve kelimeleri yakalamak için. Bir öğrencim kendisinin aşırı-düşünme sıkıntısından muzdarip olduğunu söyleyince, kendi bakış açımdan bir öz-eleştiri yapmam gerektiğini düşümdüm. Ne kadar yoruyoruz kendimizi? Neden akışa bırakmıyoruz bazı şeyleri? Bunlara cevap bulmak için aşırı düşünmeye karar verdim :). Beyin fırtınası; brainstorming benimkisi aslında...    Günümüz sosyal medyasında; ilişki gurularının, motivasyon satan influencerların, bar psikologlarının, aforizmacı ve intihalci fikir kalemşörlerinin şu aralar diline pelesenk ettiği moda tabirlerden birisi "overthinking". İngilizce söyleyince daha havalı olduğu ve size kendimi sanki olduğumdan daha da bilgiliymişim gibi gösterdiği için "aşırı-düşünme" yazmadım. İngiliççe olunca belki ciddiye alınırım deyu....

Zaman Çizelgesi

Zaman Çizelgesi Bugün memleketteki son günümde masanın üzerinde babamın yıpranmış cüzdanını gördüm. Yeğenimin hobi olarak saraciyye ile uğraşıp kendi eliyle yaptığı ve dedesine hediye ettiği küçücük bir deri cüzdan. Içini açtığımda hayatı yeniden sorgulattıran bir not buldum içinde. Her şey bu kadar aslında. Düz bir çizgideki rakamlardan ibaret tarih bilimi açısından. Ya bizim için? Babam (1939 doğumlu) kendimi bildim bileli hemen her şeyi not almayı seven birisi. O nedenle her ziyaretimde kendisine ya bir not defteri ya da kalem hediye ediyorum daha çok not alsın diye... Doğduğu yıl İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına denk geliyor. Savaşa fiili olarak girmeyen ama kendini ekonomik olarak dışa kapatan bir ülkenin köylerinde yoksulluğun en çok hissedildiği savaşın altı yılı sizin ilk çocukluğunuzu oluşturuyor. Defter alacak parası bile olmayan o nedenle ilk mehtebe ancak üç yıl gidebilen bir köy çocuğu babam. Ama sonrasında bizim eve her gün günlük iki gazete girdi... E...

Bereket

Bereket Nedir? Her kelimenin çok boyutlu olduğunu düşündüm hep. Kelimenin bilindik sözlük anlamı dışında; o kelimeyi kullanan kişide veya okuyucuda  yarattığı çağrışım ve anlam silsilesi - hatıralar - sadece size özel olarak hissettirdikleri herkeste farklı. Bu da kelimelerin esrarı aslında. Beynimizin dehlizlerinde çok farklı tınıları olur her sözcüğün görüntü, anı, koku, tat ve sözlerden oluşan bir mozaik ve anlam cümbüşü eşliğinde...   "Bereket" benim açımdan çok derin anlamı olan sözcüklerden birisi. Bolluk ve ürün verimliliği ve yağmur için kullanılıyor Türkçede. Bunun aslında tam olarak İngilizcesi yok. "Abundance ve fertility" yazılmış; başka bir sözlükte "blessing" bile yazılmış. Bir başka sözlük ise "cornucopia" yazmış. Oysa bu kelime bir batılının kafasında çok farklı mitik bir imge oluşturur; içinden meyveler taşan bir boynuzdur cornucopia. Ve asla bizdeki bereket sözcüğü ile aynı şeyi asla hissettirmez. Bu arada 'Cornu...

İncire ve Zeytine ..

İncire ve Zeytine Küçüklüğüm önce Bursa Gemlik sonra da Muğla Yatağan'da geçti. Türkiye de isimce çok bilinen bir kaç zeytin ve incir beldesi var. Edremit ile birlikte Gemlik belki de en bilineni. Gemlik'te (eski adıyla Gemilik) sofra zeytinciliği önemli bir geçim kaynağı. Gemlik eski bir Ermeni ve Rum kasabası. Yüzyıl önce bile nüfusu 40.000 civarı imiş. Nüfusun üçte ikisi Hristiyan Osmanlı geç döneminde ve gerçekten de en eski yerleşim yerlerinden biri. Hristiyanlık ta önemli bir dönüm noktası olan İznik'e çok da yakın. Bkz. Nicea Council. Biz o zamanlar (1975) Gemlik'te 11 Eylül İlkokuluna yakın iki katlı eski bir evde oturuyorduk.  Ev sahibimiz rahmetli İbrahim Amca evinin bodrum katında selelerde deniz tuzu katmanları ile askılara asarak sele (küfe) zeytini üretirdi en doğal şartlarda- bugün kullanılan koyultucu kimyasalları kullanmadan - aylarca o küfeleri ve tuzları defalarca döndürüp yer değiştirerek. Loş bodrum ışığında selelerden tuzla beraber daml...

Bakmak ve Görmek

Bakmak ve Görmek Bugün göz muayenesine gittim. Hayat boyu öğrenmenin ne olduğuna bir kez daha şahit oldum göz doktoruyla görüşürken. Hep derler ya "görmek başka şey bakmak başka şey" diye, bunun ne anlama geldiğini bugün bir kez daha anladım. Bazen bazı tespitleri birisi söylemedikçe varlığını fark bile etmiyormuşuz meğerse.  Görmek ve bakmak için hemen her dilde iki ayrı sözcük üretildiği düşünülürse gerçekten de bunların farklı eylemler olduğunu daha çok düşünmemiz gerektiğini fark ettim (tıpkı anlamak ve fark etmek sözcüklerinde olduğu gibi..) David Eagleman, "görmek bakmaktan fazlasını gerektirir" demiş. Bakmak istemsiz bir eylem olabilir, ama görmek ciddi bir bilişsel süreç gerektiriyor. Bunu da pek yapmıyoruz galiba, bakıp geçiyoruz. Tıpkı Carl Jung'un dediği gibi: .“Düşünmek zor geldiği için çoğu insan yargılamayı seçiyor.” Maalesef böyle oluyor çoğu zaman...  Göz doktoru genç hanfendi rutin göz kontrollerini tamamladıktan ve şişliğin nedenini...

Kurbağa Prens

İki-üç gündür sağ gözümde ciddi biçimde bir batma ve yanma vardı. Elbette huyum olduğu üzere; çoğu sağlığına dikkat etmeyen umursamaz erkek gibi ben de göz içindeki iğnemsi acıyı pek önemsemedim. Halbuki vücut mesaj vermeye devam ediyordu bana.  Sadece göz kapağım üzerinde normal ötesi bir ağırlık olduğu için blefarit ve belki de blefaroplasti için göz muayenesi randevusu aldım. Ağrıyı önemsemeden ve konjektivite dönebileceğini öngöremeden. Sabah  uyandığımda aynadaki kişi bir evrim geçirmiş ve dönüşümünü tamamlamış ve kurbağaya dönmüş gibiydi. En azından yarım bir kurbağa 😉. Kendimi Moshe Dayan ve Jack Sparrow arası bir metamorfoz sürecinde hissettikten sonra ünlü masal geldi aklıma. Kurbağa prens 🤴🐸.  Kurbağa Prens öyküsünü bilirsiniz. Hani şu prensesin öptüğü ve prense dönüştürdüğü kurbağa. Alman Grimm biraderlerin masallarından birisi. Masaldaki Prenses Tiana, Walt Disney'in tescilli dokuz prensesinden birisi. Pamuk Prenses, Külkedisi, Pocahontas ve Mul...

Toplumsal Yıpranma

Jared Diamond adlı yazarın toplumların başarılı olmaları ve çökmeleri ile ilgili 2005'de yayınlanmış bir toplumsal analiz kitabı var. Kitapta, kendi gözlemlerinin yanı sıra tarihsel göndermeler var, ancak coğrafi olarak, bazı tespitlerin Türkiye bağlamına pek yakın olduğunu söylemek zor. Ama bu kitap, Tüfek, Mikrop ve Çelik gibi ders kitabı olarak okutulacak tekstlerden birisi sosyal bilimler alanında ve Türkçeye zaten çevrilmiş. Gibbon gibi tarihçiler toplumsal çözülmeyi daha çok ayrımlaşma ve fırkalaşma ile ilintilendirmekte. Daha büyük arka planda ise doğal felaketler, savaşlar, açlık, kıtlık, kitlesel göç, ekonomik çöküş, toplumsal dejenerasyon gibi etmenler sayılabilir. Yarım asırdır bu coğrafya da yaşayan birisi olarak kişisel gözlemlerden ve tecrübelerimden hareket ile, söyleyebilirim ki hep birlikte toplumsal bir yorgunluk ve yıpranma yaşıyoruz şu aralar. Alt üst olan ve değişen dünya parametrelerinin ardından, yoksullaşma ve değersizleşmeye paralel olarak yorg...

Duyduğumuz ve Gördüğümüz

Duyduğumuz ve Gördüğümüz Stoacı Roma imparatoru Marcus Aurelius'a ait güzel bir söz var, gerçekten üzerinde uzun uzun düşünülüp, çerçeveletip duvara asmaya değecek kadar da sağlam bir ifade. Hemen her şeyin sanal ve kurgusal bir dünyaya doğru gittiği yeni yüzyılda zan ile hareket edilmesine dair belki ciddi bir farkındalık yaratabilir: "Duyduğumuz her şey bir görüştür, bir gerçek değildir. Gördüğümüz her şey de bir bakış açısıdır, hakikat değildir." İnsanoğlu fıtratı gereği çok farklı görüş, düşünce, bakış açısı, siyasi eğilim, sosyo-kültürel geçmiş, finansal durum, bireysel farklılıklardan müteşekkil düşünen bir varlık. Pek çok farklı malzemeden oluşmuş bir tür hamur, zaman içinde karşılaşılan değişik şartlarla pişen ve şekil kazanan, bazen katılaşan; bazen esnekleşen bir dokuya evrilen ve değişebilen yapıya sahip akıl ve bilinç sahibi üst kalibrede bir organizma. Bu yazıyı paylaştığım sosyal paylaşım platformu belki de bu sözü en çok doğrulayan mecraların en...

Simple is beautiful.

İtiraf ediyorum: basit güzeldir, sadelik iyidir.  İtiraf ediyorum: basit güzeldir, sadelik iyidir.  Çok uzun zaman önce - öğrenci iken - alabildiğince sade ve basit bir hayatım olsun istemiştim. Her anlamda sadelikten bahsediyorum. Eşya sahibi olma ve zihinsel olarak sadelik. Tüm yüklerden alabildiğince arınıp, az ile yetinme üzerine kurulu bir hayat sürmekti hedefim.  Elbette bu çok mümkün olmadı. Hayat müşterekti ve "elalem" diye birileri??? vardı ve insanoğlu fıtratı gereği içtimai bir mahluktu (bkz. sosyal hayvan!). Zamanla öğrendim - aslında öğrettiler bir biçimde - El-Alem oldukça etkili bir sosyal tanrı imiş insan hayatında. O nedenle el-Alem tanrısı, pek çok diğer yarı-tanrı gibi hayatımıza müdanasız müdahale etti. Evlerimize daha çok mobilya, üstümüze daha çok urba aldık bu tanrının gazabına düçar olmamak adına.  Hiç giymediğim ama (sen müdürsün illaki lazım olacak diyen "sözde bir hırka bir lokmacı" bir akademisyen arkadaşın zoruyla) zamanında ...

Zaman Kime Göre Geç?

Zaman: Kimin için ve Kime Göre Geç veya Erken? 'Zaman' en başından beri ilgimi çeken bir kavram oldu. Pek çok yazı karalamaya çalıştım bu konuda. Yaşım ilerlediği için değil. Mutsuzluk hissettiğim için de değil. Anlama çabası işte. "Boşver, takma fazla, yaşa git işte!" demekten biraz daha öte benimkisi... Yıllar önce fenomenolojik olarak "Heidegger, dassein ve zaman" çalışan ama gerçek mesleği çok farklı olan ve felsefe masterı yapan bir öğrencim olmuştu. Çeviri konusunda çetrefilli cümlelerde ara sıra yardım istiyordu benden. Zaman mefhumu o gün bu gündür daha çok kurcalamaya başladı zihnimi - o cümlelere yardım ettikçe.  Dünyamız da dahil, hemen her gökcisminin  ve yörüngelerinin dairesel (bazen de eliptik) olduğu şu koca küresel evrende, zamanın doğrusal ve çizgisel ilerlemesi ve çemberde olduğu gibi geri gidilememesi sizce de garip değil mi? Saniyelerden yüzyıllara kadar her şey döngüsel olarak kendini sürekli tekrar ediyor ama biz zamanı ned...

Edep Ya Hu!

Edep Ya Hu! Edep ya hu Arapça bir deyiş imiş. Özellikle Mevlevilikte yaygın olarak kullanılan bir dua denilmiş. Şu aralar pek çok yerde; duvarlarda, stickerlarda, araba arka camlarında, kitap ayraçlarında çokça görüyorum, çok bilindik kitsch haline gelmiş semazen figürü eşliğinde kaligrafik tarzda...  Neredeyse hiç TV izlemiyorum. Elim gitmiyor haber izlemeye. Dün Bartın'da yaşanan maden kazası??? ile ilintili olarak bu sabah yakın bir arkadaşım bir TV görüntüsü paylaşmış benimle. Haber izleyemediğimi bildiği için olsa gerek...  Suyun başındakilere yakın çok bilindik bir dezenfermasyoncu TV kanalı, yine aynı suyun kenarına çöreklenmiş bir maden işletmesinin sahipleri ile ilgili bir Çinli maden mühendisi ile röportaj yapıyor görüntülerde. Adını veremeyeceğim bir holdingin; madende çalışan işçilere karşı ne kadar adil ve kardeşçe davrandığını anlatıyorlar canlı yayında. Hepimiz kardeşiz türküsü...Midem kaldırmadı. İzleyemediğim pek.  İster istemez "edep ya hu!" ...

Maden Cinayetleri Üzerine

Maden Cinayetleri Üzerine Bartın'da bulunan bir madende yaşanan patlamada pek çok madenci hayatını kaybetti. Pek çok aile bu gece büyük bir dram yaşadı. Yaralılar ve göçük altından çıkartılmayı bekleyen canlar var. Allah herkese sabır versin.  Tıpkı Soma felaketinde olduğu gibi geçimini madencilikten kazanan pek çok aile için bu felaketler birer milat oluyor. Babasını yitiren evlatlar, çocuklarını kaybeden anne ve babalar, aile ve yakın çevre tarihi bu makus olayla merkezlenen insanımız yine acı çekiyor. Yaşanan ve  yaşanacak pek çok acı öykü var her bir ailede, maalesef. Peki sorun ne? Türkiye en çok maden ve iş kazası yaşayan ülkelerden birisi dünyada. Muhtemelen pek çok sıkıntılı konuda olduğu gibi bu konuda da sıralamada dünyada en başlarda yer alıyoruz.  Madence zengin ve sömürünün en acımasızca yaşandığı çağ-daş köleliğin meş'um kıtası Afrika'daki Kongo gibi kara kaderli ülkeler ile yarışıyoruz madenci ölümleri konusunda.  Sorunun nedenini çok basit...

Rumî'den Sözler

Rumî'den Seçtiğim Sözler İtiraf: Bir dönem içinde bulunduğum arkadaş grubunun, okuduğum okul ortamının ve geleneksel din anlayışına siyasal bakışın etkisiyle olsa gerek, sufi ve tasavvufi gelenekten gelen her fikir ve düşünceye karşı inanılmaz katı ve tekfir edici bir tutum içinde idi(k). Bireysel düzlemde, öze dönüş ve kendini arayış çabalarını alay ederek küçümsedi(k).  Ne de olsa daha 17 yaşında; üç beş siyasi ve toplumsal içerikli kitap okuyunca doğruyu bulmuş ve yeryüzünde devrim yapmaya hazır bir ruh ile yücelmiştim; tüm sıradan insanları, basit gailelerini ve vasat düşüncelerini yeryüzünde bırakarak hodbinleşmiştim.  Okuduğumuz kitapların verdiği itici güçle topyekûn savaş açmıştık sıradan gelenekçi tüm inançlara. Bireyi tanımadan ve kendini dâhi bilmeden toplumları ve yeryüzünü değiştirmeye ant içmiştik. Her şey çok güzel olacaktı. Güzeldi o ruh hali. Yeldeğirmenlerinin hepsini darmadağın edecektik. Keşke önce içimizdeki devlerden - kendimizden ve tamahla n...

Kintsugi: Kırılmaya Dair

Kintsugi: Kırılmaya Dair  Gözlemleyebildiğim kadarıyla, internette - özelikle de sosyal medya sitelerine - oldukça fazla kişisel gelişim, özlü güzel sözler ve motivasyona dair pek çok sayfa var. Gördüğüm kadarıyla da bazıları oldukça popüler. Ben de bir kaç sayfayı takip ediyorum. Kimi zaman listemdeki kullanıcılar da (zannederim o an ki ruhsal durumlarına bağlı olarak ya da sadece hoş buldukları için?) benzer sözleri paylaşıyor.  Kendinizi bir şekilde kötü, dipte ve bir tür ruhsal çöküntüde hissettiğinizde; bu sözlerin yüceltici ve kaldırıcı etkisi olabiliyor. İngilizce de 'mood-elevator' diye bir ifade var. Normalde, bilimsel ve biyolojik tabir ile serotonin salınımı ile ilgili pek çok aktivite bu kapsamda yer alıyor. Çikolata da bir tür 'ruh-durumu-kaldıracı', en azından organik-kimya kategorisinde! Ancak burada kast edilen daha çok ruhun derinliklerine işleyen, o dehlizlerde kaybolmuş acı, üzüntü, kırılmışlıklara iyi gelen ifadeler.  Bugün hoş bir söz il...

Dua Üzerine

Dua  En beğendiğim Selçuk Erdem karikatürlerinden birisi bu. Her önüme çıktığında muhakkak tebessüm ettiğim ama bir o kadar da üzerinde düşündüğüm bir karikatür. Belki de bu nedenle sevdiğim bir karikatür. Dua kavramının özünü yakalayan ve gitmesi gereken yere ulaşamadan, yarı yolda yenilip biten ve karşılık bulamayan  istek ve beklentiyi bu kadar güzel anlatabilirdi çizgiler.  Paganlar, ilkel kabile dinleri ve en büyük monoteist dinler de dahil olmak üzere; istisnasız her inanışta görebileceğiniz bir istek bildirgesi, yalvarma, niyaz ve yakarma demek dua. Kelime kökeni itibariyle davet ve da'va kelimeleri ile aynı çekim grubundan geliyor imiş. Ansiklopedik olarak ise, “küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vâki olan talep ve niyaz” diye tanımlanmış. İnsan doğası gereği zannederim bir ihtiyaç. Bitkin, zayıf, güçsüz, çaresiz ve sonuçsuz hissettiğimiz her durumda baş vurduğumuz bir iletişim aracı dua. Siz isterseniz buna "olumlu mesaj" deyin... Aslında fark etmiyor...

Kitap Listem My Bucket List

Kitap Listem My Bucket List  Kitap listesi için çağrıda bulunmuştum bir kaç gün önce. Teşekkür ediyorum dönüşler için. Bu hafta sonu kitapçılara gidip temin edeceğim bana yazılan "tüm kitapları". Bir kaç arkadaşım da bizzat ödünç kitap getirmeyi teklif etti. O da fikir olarak kitap okumayı teşvik için güzel bir takas biçimi olabilir. Benim önerime karşı senin önerin ve belirli süreli takas...  1000Kitap diye bir websitesi ve uygulaması var. Oldukça da güzel işliyor gördüğüm kadarıyla. Facebook'un kitapsever versiyonunu gibi olmuş. Bir tür hatıra defteri gibi okunan ve okumuşlara dair ve aynı zamanda etkileşimli paylaşım imkanı sunuyor. https://instagram.com/1000kitap Benim listem çok basit ve sıradan gelebilir çok ve düzenli kitap okuyan pek çok kişi için; ama kitapların her birinin bende bıraktığı tat, izlenim ve dönemsel olarak ruhuma verdiği keyif başka idi... O nedenle değerli kitaplar benim için.  Çoğunuz için çok sıradan olabilir. Çocuk kitapları da d...

Uykuya Dair

Uyku Bugün başlangıç düzeyinde dil eğitimi alan öğrencilerimize biraz sohbet amaçlı günlük rutinleri ile ilgili (simple present tense - daily routines) derste bir kaç soru sordum. Sonrasında da bir yazma sınavı yapıldı en yakın arkadaşlarının rutinini de anlatmaları istenen.  Saat 11 gibi yattığını söyleyen bir kaç öğrenci oldu. Ancak, gözlemlediğim kadarıyla genç nesil biraz sosyal medya biraz da bilgisayar oyunları bağımlılığı nedeniyle düzgün ve düzenli uyumuyor. Aslında yıpratıcı bir sürece çok erken giriyor gençler; vücudun en çok büyüme hormonu salgıladığı uyku süresini azaltarak aslında bedenlerine ihanet ediyorlar, ki maalesef bu çok üzücü.   Tıpkı beynin işleyişi gibi uyku da bir muamma. Neden uyuyoruz sorusuna verilebilecek en iyi cevap gün boyu yorulan ve yıpranan vücudumuzu, beynimizi ve organlarımızı dinlendirmek onlara da kendilerini yenilemek için vakit tanımak olsa gerek. İnsan vücudu bu şekilde tasarlanmış. Yeryüzünde hiç uyuyamayan ender sayı...

En Sevdiğiniz Kitap? Bucket List Talebi

Bu Instagram sayfasından, "tesadüf öyküleri" hesabı üzerinden şu ana kadar yapmadığım türde - Acun Ilıcalı tabiriyle "farklı bir format" oluşturarak ilk kez, bir çağrıda bulunmak istiyorum. Şayet takip eden ve paylaşmak isteyen var ise... Yani bu satırları şu an okuyanlardan bir paylaşım - okuma listeme ciddi bir destek talebinde bulunuyorum buradan - açık biçimde... Tabiki destek vermek isterseniz... En başından beri bu sayfa; çok eskiden yazdığım (1994-95 yılları) sonra neredeyse otuz yıl ara verip tekrar yazmaya devam ettiğim iki ayrı romanın taslakları, dokuz adet kısa öykü ve gündeme (kısmen) bağlı olarak gün içinde kaleme aldığım deneme yazılarını ve bir kaç şiiri paylaştığım bir sayfa olarak kalmasını istediğim bir hesap sadece:  yani @nevfel_baytar_tesaduf_oykuleri hesabı. Bir de sadece yazıları paylaştığım bir blog hesabı var: http://nevfelbaytar.blogspot.com Yazmaya dair çok bilindik bir yorum olacak ama bu öykü ve romanlarda birinci tekil ş...

Andropoz Dizisine Dair

Andropoz Dizisine Dair Türkiye dizi film üretimi sektöründe oldukça etkin satış yapan ülkelerden birisi haline geldi son yıllarda. Özellikle tırnak içinde "tarihi" diziler, günümüz aile? ve Türk toplumuna dair çok farklı sosyal ve hatta etnik katmanları ve kadın-erjrk ilişkilerini konu alan pek çok yapım var. Çoğunu sosyal medyada paylaşılan mini alıntılarla ve kesitlerle görüyorum.  Çok seyrek dizi izleyebilen birisi olarak bir kaç dizinin gerçekten iyi olduğunu söylemek mümkün. Kendi adıma konuşmak gerekirse Osmanlı ile ilgili dizilerden hiç birini izlemedim. Sosyal medyada çok konuşulan mafya dizilerin sadece ismini duydum. Merak dahi etmiyorum açıkçası.  Netflix tamamen farklı bir platform ve ticari açıdan bakıldığında çok başarılı bir girişim. Reklamsız film ve dizi nasıl izlenir sorusunun global cevabı oldu. Dizi ve film içerikleri, etik konular, yaş sınırı ve benzeri konular nedeniyle çok da eleştiri alan bir mecra. O platform üyelik ile işliyor yapısı gere...

Mevsimlere Dair

Mevsimlere Dair Bu yazıyı bol yağmur ve gökgürültülü bir gecenin sabahında yazıyorum. Hava sıcaklığının ciddi biçimde düştüğü ve sonbahar yağmurlarının şiddetini hissettiğimiz günlerden birindeyiz. En azından bu bölge böyle! Son yıllarda ayırt edilemeyecek biçimde birbirinin içine geçen modern zamanlardan bahsetmek istedim. Çağrışımları değişen mevsimlerden... Tıpkı ay, yıl, milenyum ve salise gibi mevsimler de lineer/çizgisel düzlemde ilerliyor gibi görünen zaman mefhumunun döngüsel birimlerinden birisi aslında. Yani, yeryüzü var oldukça tekrar edecek kendini külünden yaratıp tekrar tekrar doğacak bir doğa olayı.  Dünyanın hareketi başlığı altında gece ve gündüzün oluşumu ile birlikte mevsimlerin oluşumu da anlatılır ilk okuldan bu yana alınan derslerde. Evrende bu şekilde dört mevsimi yaşayan başka gezegenler var mı bilmiyorum, ancak yaşadığımız topraklar yeryüzünün en güzel coğrafyalarından birisi. Arzın üzerinde dört mevsimi teneffüs edebileceğiniz, yazı ve kışı ayn...

Tolstoy'un Bir Sözüne Dair

Tolstoy'un Bir Sözüne Dair Zannederim hepimiz istisnasız yaşıyoruz bunu sosyal medyada gezinirken; ruhumuza hitap eden yazılar, güzel - özlü sözler, alıntılar ile karşılaşınca, ister istemez kısa bir süre duruyor, düşünüyor ve sonra da ya o sözü kaydediyoruz arşive (ekran görüntüsü de olabilir) ya da beğenip; ya hemen sevdiğimiz birine, ya o sözü seveceğini veya o sözün bir tür derman olacağını  düşündüğümüz kişiye gönderiyoruz.  Şayet bir "unutulmamışlık veya acı" varsa, muhatap ya da müsebbibe doğrudan gönderiyor ya da kendi sayfamızda paylaşarak subliminal mesaj veriyoruz karşı tarafa. Yeni iletişim biçimi türlerinden birisi de bu galiba. Nebatice ifade etmek gerekirse: neo-iletişimde unortodoks yönelimin izdüşümsel açılımı bu artık... Rus yazarlar dünya edebiyat tarihinde çok ayrı bir yere sahipler. Insan ruhunu derinine analiz etme konusunda diğer milletlerden yazarlard olduğu gibi belki çok iyiler. Kimi edebiyat eleştirmenlerine göre "Suç ve Ceza...

Suyun Değeri

Suyun Değeri Şu aralar sosyal medyada bir şişe suyun farklı yerlerdeki değeri ile ilgili bir paylaşım dolaşıyor. İlişki uzmanı arkadaşlar, psikologlar videolar hazırlamışlar. Kaydırmalı görseller var bazı yerlerde güzel biçimde hazırlanmış. Deniyor ki: bir şişe su süpermarkette 3 TL, kebapçıda 5 TL; restoranda 8 TL lüks bir restoranda 18 TL, tatil beldesinde 24 TL havaalanındaki kafede 32 TL. (rakamları ben şimdi uydurdum, 6 ay sonra zaten tamamen farkı olacak, endişeye mahal yok!). Sonra zekice bir illiyet bağı kurularak bir şeyin değerini yeri belirler denilerek üstüne bitirici tavsiye veriliyor:  Değerinizi aslında olduğunuz yerde kalarak siz belirliyorsunuz ve siz bir şişe su değilsiniz; yer değiştirebilirsiniz! Ucuz hissettiğiniz yerde durmayın alt-mesajı ile, mutluluk senfonisi besteleniyor...Hizmet sektöründe bakılınca kesinlikle doğru bir tespit. İlk dinlediğinizde zaten çok da güzel geliyor kulağa. "Vay be, bana biçilen değerin on katını da hak ediyorum demek ...

Bucket List

Bucket List Bugün üniversitede hazırlık okulu programında orta düzey (intermediate) sınıftaki öğrencilerle üç saat dersim vardı. Yaşı nispeten büyük bir-iki öğrenci hariç, sınıfın neredeyse tamamı 18 - 19 yaşındaki çok genç öğrencilerden oluşuyordu.  Müfredat gereği iki saate yayılmış bir okuma metni vardı işlenmesi gereken. Değişik alt-beceriler ve dinleme alıştırmalarıyla renklendirilmiş bir konu başlığı vardı aslında çok düşündürücü ve bir taraftan da eğlenceli. Türkçeye çevrildiğinde;"ölmeden önce yapılacaklar listesi" anlamına gelen ingilizce bir deyiş, "bucket list" idi konumuz. Elbette bu konu bana Morgan Freeman ve Jack Nicholson’un oynadığı (2007 yapımı) aynı adlı filmi çağrıştırdı hemen.  Tipik okuma metni öncesi ısınma soruları (pre-reading / warm-up questions) sordum öğrencilere; "neler denemek isterlerdi hayatta? Aslında pek çok alternatif olasılık zaten sunulmuştu kitabın kendisinde: egzotik ülkelere seyahatler, balon, tüplü-dalış, dün...