Ana içeriğe atla

Nedir Bizi Mutlu Eden?

Nedir Bizi Mutlu Eden?

Bugün ders çıkışında okuduğu alan dışında başka bir alanda kendini geliştirmek ve yeteneğini daha çok o alanda değerlendirmek isteyen, başarılı ve yetenekli bir öğrencim bir kaç soru sormak, yazdıklarım ile ilgili hasbihal etmek ve de bir kaç konuda danışmak için benimle görüşmek istedi. Daha önce hukuk fakültesinde başlayan akademik serüvenini bırakıp psikoloji bölümüne geçen ve bir taraftan da çok özel çizim yeteneğiyle grafiker olmak isteyen bu öğrencim zaten teneffüslerde sürekli kitap okumasıyla yeni nesil Z kuşağından farklı bir çizgide olduğunu her haliyle belli ediyordu. 

Fotoğrafta örneğini gördüğünüz el çizimi mavi kelebek tasarımlarını bana gösterdikten ve öykülerimle ilişkili bir kaç soru sorduktan sonra  çok can alıcı ve derin felsefi ağırlığı olan bir kaç soru daha sordu... Çok sert ve yakıcı sorulardı her biri. Ancak, "insanı ne mutlu eder?" sorusu belki de bunların içinde benim için en ağır olanıydı; hele de muhattabınız bu sorulara cevap arayan ve yolunu çizmek isteyen aklı başında düzenli okuyan erişkin bir birey ise...

Mutlu olduğu bir işi yapabilmek için - kendisiyle aynı yaşta iken grafiker olabilmek ve iyi bir dil eğitimi almak için aileme dahi haber vermeden ODTÜ Mühendislik Fakültesini terk etmiş birisi olarak - bu soruyu kendi bakış açımdan cevaplayabilirik dedim ancak. Mutluluğa verilecek her bir cevap bireysel ve özneldir neticede... Sanatsal anlamda, Nazım Hikmet ve Abidin Dino'nun meşhur diyoloğuna cevabı Dianne Dengel'in tablosu vermiştir belki de... 

Felsefecilerin olduğu kadar hemen her bireyin cevabını aradığı bir soru bu. Hayatın anlamını arayıp ona mana katmak kadar önemli. Aristo gibi büyük feylasoflar bunun cevabını akıl ve erdem sahibi olmak ile ilişkilendirmiş. Ben buna katılamıyorum. Bilgisizlik ve umarsızlık da büyük bir mutluluk kaynağı olabilir pekala. "Ignorance is bliss"... 

Materyalist bakış açısıyla daha da pragmatist bir cevap verecek olursanız, mutluluğu maddi zenginlik (evler, arabalar, takılar, mobilyalar), görece maddi başarı ve size gösterilen (kimi zaman sözde) saygı ile ifade edebilirsiniz. Manevi açıdan iç huzura ermeyi ve kendinizle barışık bir birey olmayı mutluluk olarak tanımlayabilirsiniz. Dinî açıdan Allah'ın rızasını kazandığını düşünmek mutluluk getirebilir. Ben-merkezci bakış açısıyla övünmekten hoşlandığımız şeyler mutluluk belki de?Sosyolojik açıdan belki toplumsal yardımlaşma ve dayanışmadır mutluluk. 

Yıllar önce aynı soruyu daha felsefe de okuyan ilahiyatçı bir arkadaşıma sorduğumda; kalpler ancak Allah'ı anmayla huzur bulur demişti. Yıllarca bunun nasıl realize edilmesi gerektiğini düşündüm. Oysa huzur bir sonuçtu ve mutluluk ile huzur iç içe geçmiş ama özdeş kavramlar da değildi. Şimdi kendisi şirketleri olan bir iş adamı. Umarım huzur ve mutluluğu bulmuştur bunca işinin arasında 🙏. 

Benim öğrencime verdiğim cevap biraz bireysel olacaktı mecburen. Herkesin cevabı kadar öznel. Herkesin kendi dünyası kadar sınırlı ve oksimoron biçimde de etrafına iletmek istediği kadar şumüllü olabilirdi cevabım. Stoacı Epiktetos; "amacımız, kendi hayatlarımızın efendisi olmak", demiş. Kendi adıma beni mutlu eden ise; "yapmayı sevdiğim ve bana keyif veren şeylere vakit harcayabilme özgürlüğümün olması" diyebildim ancak cevaben. 

Franklin'in tabiriyle; "Bazı insanlar 25 yaşında ölürler, ama 75 yaşına kadar gömülmezler!" Gogol'un ölü canları gibi sahte mutluluklar üzerine kurulu yaşamlar olmasın bizimkisi. Devamında ya hayattaki en büyük pişmanlığınız nedir? dendiğinde ise; "keşke yapmayı sevdiğim şeylere daha çok vakit ayırabilmiş olsaydım", diyebildim. En çok satın almak istediğim şeyin aslında birazcık daha 'zaman' olduğunu anlatmaya çalışırken... Öte yandan, Victor Hugo'nun dediği gibi; "Telаfisi olmаyаn şeylerin izаhı gereksizdi", artık bundan sonrası için sevdiğimiz şeylere daha çok vakit ayırıp daha sade ve basit bir hayatı seçmek galiba mutluluk getirecekti. Elbette sevdiklerimiz ile beraber sürülen bir hayat olması beklentisi ile.

Hedonizm olarak görülmesini istemem ama bir yandan temel ihtiyaçları karşılayıp hayatımızı idame ettirmeye ve belli bir yaşam kalitesi ile kendimizi ve kâinatı anlamaya çalışırken, öte yandan küçük de olsa bizi mutlu eden şeylere daha çok sarılmayı ihmal etmemek gerekiyor galiba... Var olmayanı ve ulaşılmayını yakalamaya çalışırken mutsuzluk çekmek yerine, elimizde ve kontrol alanımızdaki sahip olduğumuz mutluluk verici soyut ve somut varlıklara ve kavramlara daha çok değer vermek işe yarıyor zannederim😊... 

Çok da abartmamak lazım 😉.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...