Ana içeriğe atla

Eğitimde Değişim Rüzgarları

Eğitimde Dönüşüm Rüzgarları

Bugün yakın bir arkadaşım önemli addedilecek bir eğitim zirvesinden bir kaç kare fotoğraf paylaştı benimle. Pandemi sonrası eğitimin ihtiyaçlarına dair. Arka fonda İngilizce çeviriler ve onur konuğunun konuşmasının simültane çevriliyor olduğunu gördüğüm için uluslararası bir organizasyon olduğunu tahmin ettiğim bir tür zirve.

Zirvenin ismi de dahil, çeviriler kısmen amatörce yapılmış - ama niyet açısından bakınca - eğitimin geleceğini anlamaya çalışmak adına önemli bir girişim gibi görünüyor. Böyle bir zirve için "Education in Transition" başlığını seçerdim. "Değişim Sürecinde Eğitim". Yaşadığımız ve yaşayacağımız bu zira önümüzdeki yirmi yılda özellikle. İçerik de çok zengin görünüyor programda. 

Sekiz yıl kadar önce 2014 yılında özel bir üniversitede çalışırken üniversitelerin geleceğine dair bir öngörü yazısı yazmıştım önümüzdeki onbeş yılı ve sonrasını anlamaya çalışırken; 2030larda bizi - üniversiteleri - ne bekliyor? sorusunu bir cevap bulma çabasıyla. Pandeminin - ister istemez - yarattığı zorunlu online eğitimden kimse bahsetmiyordu 2010larda. Pandemi bu süreci çok hızlandırdı. Zoom ve benzeri platformlar çok büyük ve değerli şirketlere dönüştüler tıpkı bitcoin dönüşümü için yapılan küresel girişimde olduğunu gibi... Yeni Dünya Düzenini kurgulayan "üst-aklın" toplum mühendisliğinin tezahürleri bunlar.

O dönemde öğretmen halimle online bir eğitim platformu kurmak istedim çok az teknik bilgim olmasına rağmen. Üstümüze doğru çığ gibi gelen değişimi anlamak için. Bir Çin Atasözü şöyle diyor: “Değişim rüzgarları esmeye başlayınca; kimisi duvar örer, kimisi yel değirmeni inşa eder.” Bu konuya bakış açımız aslında. Resistance to change or utilizing the change sorusu önemli bu noktada.

Netflix de History 101 diye bir belgesel var. Çin ile ilgili kısacık 22 dakikalık belgeseli herkesin izlemesi gerek bence nasıl bir değişimi yaşayacağız önümüzdeki 30-40 yılda görebilmek adına. Akıllı devletler ne yapıyor kavramak gerekiyor değişim rüzgarları şiddetle eserken... Bu kasırga da ezilmek mi yoksa bu rüzgardan yeni bir devinim mi üretmek sorusunu anlamak gerekiyor. Gerçekten eğitimi anlamak ve pozisyon almak niyetinde isek. 

Eğitimin yeni format gereği bir araç olarak (medium) sunuluş biçimi nedeniyle - klasik yüzyüze eğitimden çevrimiçi eğitime doğru gittiği için - çevrimiçi platformlar büyük önem kazanmaya devam edecek. Artık global citizenship - küresel vatandaşlık - kavramı ile birlikte - küresel eğitim ve küresel öğrencilik kavramları çıkacak. Global studentship yeni ve dev bir eğitim ve gelir kapısı olacak gibi görünüyor yeni dünya düzeninde. Detayları dileyene anlatabilirim uygun bir eğitim mecrasında...

Duvarların arkasında değil binaların içinde dört duvar arasında değil - sadece belirli saatlerde ve günlerde de değil, size dikte edilen sistem hız öğretmen ve köhne bir atıl bir zihin yapısı ile hiç değil tam aksine tamamen dinamik ve kişiye ve ihtiyaca özel bir eğitim dünyası geliyor.

Karar insanlar adına bir rota çizmeyi vazife bilen yönetim erklerinde. Rüzgarla ya içi boş bir ağaç gibi devrilmeyi seçeceğiz ya da bu rüzgarla tohumları yeni topraklara saçmayı yeğleyeceğiz ve bu seçim ya toplumu kurtaracak ya da yok olmasına neden olacak... Özünde her tercih bir terk ediş...

Makale için:

https://www.academia.edu/21789886/2030_larda_%C3%9Cniversitelere_Bak%C4%B1%C5%9F

http://nevfelbaytar.blogspot.com/2022/11/2030larda-universitelere-baks.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...