Ana içeriğe atla

Bekle Bizi Hayat!

Bekle Bizi Hayat


İki çok yakın (kadın) arkadaşım var. Aynı yaşlardayız üçümüz de. Her ikisinin de annesi şu aralar ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Durumları çok iyi değil ve hepimiz bunun farkındayız. Bu yaşa gelmiş insanlar olarak her ne kadar kabul etmek istemesek de, hayatın gerçeklerini elbette biliyoruz, sadece herkes için genel geçer olan ve herkes için işleyen gerçekleri sadece ruhen ve zihnen ertelemek istiyoruz. 


Allah her hastaya şifalar versin. Yanlarında bulunan ve onlara yar ve yardımcı olan benim arkadaşlarım durumundaki hasta yakınlarına Allah güç ve dirayet versin. Umarım güzel şeyler olur - sağlık ve sıhhat bulurlar. 🙏


Bilirsiniz, sık sık karşınıza da çıkıyor olabilir. Hayata dair bir takım öğretiler vardır. Basit görünen ama uygulaması bazen zorlayan minik hatırlatmalardır onlar. Bir tür hayat bilgeliği (Arthur Schopenhauer'un The Wisdom of Life kitabı gibi) aslında. En çok bilineni ile başlamak gerekirse (zannederim bir hadis olduğu rivayet ediliyor), bu tavsiyelerin bir yaşam felsefesine dönüşmesi mümkün: 


Beş şey gelmeden bunların kıymetini bilin:

1- İhtiyarlık gelmeden, gençliğin, 

2- Hastalık gelmeden, sıhhatin, 

3- Fakirlik gelmeden, zenginliğin, 

4- Ölüm gelmeden, hayatın, 

5- Meşgul olmadan boş zamanın kıymetini... 


Çok sıradan ve basit görünüyor ilk bakışta. Bunu uygulamaya koymak elbette kolay değil. Yaş tekamül ettikçe, yıpranan bedenin, yitirilen sağlığın, harcanan boş zamanın farkına varmaya başlıyor gibiyiz - çok da emin değilim açıkçası... Özellikle 1 ve 4 numaralı tavsiyelerden kaçmak mümkün değil. Kâinat böyle kodlanmış - sonsuzluk insanoğluna mahsus değil - en azından bu dünyada... O nedenle bazı şeyleri kaybolmaya yüz tutmadan değerlendirmek ve dolu dolu yaşamak lazım. Zaman ve ölüm geri dönüşü olmayan iki realite... Aksi bir şey yapamıyoruz - maalesef...


Benzer tavsiyeler arkadaşlık dostluk ailevi ilişkiler için de mevcut bizim atasözlerimizde, elbette genelleme yapmak doğru değil, herkes için aynı biçimde işlemiyor bu gözlem ama bir nebze de olsa çok da olsa doğruluk payı muhakkak var:


"Erkeği toklukta, 

kadını yoklukta, 

evladı yaşlılıkta, 

kardeşi mirasta, 

arkadaşı yolculukta, 

dostunu zor durumda tanırsın." 

demiş atalarımız.


Buradaki bazı tespitler ciddi olarak yanlı ve yanlış... Yoklukta eşine destek veren çok kadın biliyorum. Asla anne ve babasını yaşlılıkta bırakmayan evlatlar tanıdım. Zengin olup daha çok infak eden erkekler de çok çevremde. Zorda kalan dostunun yardımına koşan gerçek dostlarım da var. Miras konusunu çoktan halletmiş (kendimiz de dahil 🙏) kardeşler de tanıyorum. Keyifli yol yarenliği yaptığım arkadaşlarım da oldu... Ortalama kötü örneklere bakarak genelleme yapılmaması zannımca daha uygun... "Stereotyping" denen klişeştirip, sınıflandırma yapmayı iyi örneklere yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum...


Bir de yakalanması gereken hayata dair tavsiyelerden bahsetmek de yarar var, hepinizin işine yarayacak tavsiyeler yine bunlar: 


1. Ruh halinizi (modunuzu) iyileştirmek için, egzersiz - spor yapın...

2. Açık, berrak düşünmek için dua edin meditasyon yapın.

3. Ruhen büyümek için, istikrarlı ve dirayetli olun.

4. Daha hızlı öğrenmek için, öğrenmeyi eğlenceli hale getirin.

5. Kendinizi daha iyi anlamak için, yazın.

6. Dünyayı anlamak için, okuyun. 

7. Başkalarına yardım etmek için, önce kendinize yardım edin. 

8. Sevilmek için, önce sevin. 


Hayata dair küçük tavsiyeler bunlar. İş işten geçmeden hayatı yeniden baştan keşfetmeye gerek kalmadan, yapabileceğiniz seykerden bir kaçı. Bekle bizi hayat demeden, sendeyim hayat demek belki de. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...