Aşkta Feragat Aşktan Feragat
Kadın erkek ilişkilerine dair bir yazı yazmak istedim bugün. Aslında konu çok ama çok uzun zamandır bir (kadın) arkadaşım olan eski bir meslektaşımın geçen günlerde yaşadığı duygusal bir ilişki problemi üzerine dikkatimi çekti.
Elbette ki konu o kişinin özeli olduğu için ilişki detaylarına girmeyeceğim. Sadece kadın erkek ilişkilerinde ilişki kopma noktasına geldiğinde sıkıntıyı çözmek için soruna nasıl yaklaşmak daha sağlıklı olabilir sorusunu kendi penceremden cevaplamaya çalışacağım - elbette öncelikle erkek gözü ve bakış açısıyla yanlı olarak konuya baktıktan sonra 🫣, belki kadınlar açısından da konuyu empati yaparak anlamaya çalışmayı deneyeceğim...
"Feragat", Arapça kökenli bir sözcük. TDK’ya göre ‘hakkından vazgeçmek’ ya da ‘el çekmek’ anlamlarına geliyormuş. Daha çok feragat etmek şeklinde Türkçede yaygın kullanılıyor. İlişkide feragat etmek ise başlı başına ansiklopedik hacimde bir konu... Instagram ve sosyal medya bu konularda ahkâm kesen ilişki koçları, psikologlar, aşk doktorları, aşko-kuşkolar ile dolup taşmış durumda. Kendi ilişkilerinde başarısız olan ve eli kalem tutan hemen herkes ilişki koçu olarak özlü sözler ile çözümler sunuyor, videolar çekiyor. Ben de diğer tüm aşkologlar gibi bu mecradan kendi payıma düşeni ifade edeyim. Artık ne çıkarsa ...
İlişki bir şekilde (sayısız neden sayılabilir) gitmiyor ise; ilk sorulması gereken soru şu olmalı bence: "Ben bu ilişkiyi istiyor muyum? Bu kişiyle ilişkiye devam etmek istiyor muyum?" Bilgisayar akış diyagramı üzerinden konuyu analitik olarak anlatacak olursak, bu soruya hayır diyorsanız ok sizi sıfır noktasına geri götürecektir. Yani en başa yani "yalnızlığa". İlişkiyi bitirin, acınızı yaşayın, yasınızı tutun, ağlayın, üzülün ve sonra da arkanıza bakmayın. En acı ama en sağlam reçete budur. Sonunda huzuru bulan taraf muhtemelen siz olacaksınız.
İlişki kelime kökü itibariyle işteşli bir çatıya sahip. Yani içinde -iş / -üş soneki olan sözcükler, özünde (reciprocal=karşılıklı) mütekabiliyet esası üzerine kuruludur. Tek başına ilişki yaşanmaz. O platonik bir süreçtir ve pek de akıl sağlığı açısından faydalı sonuçları olmayabilir. İlişki karşılıklılık üzerine kuruludur. Tek taraflı olarak sürekli verici olan, sürekli ilişkiyi ayakta tutmaya çalışan kişi son tahlilde ilişkide en çok zararı görecek olan kişidir aslında. Gitmeyen şeyleri bırakmak zor ama bir o kadar da doğru bir karardır. İlişkiyi "sürdürme" ile "süründürme" arasında ince bir çizgi vardır. Süründürmeyip bitirmeyi başaranlar, acıyı çok çekip huzuru daha çok bulan taraf olacaktır.
İkinci husus - birincinin bir türevi aslında! - ilişkiyi koruma konusundaki dirayet ile ilintili bir husus. Her sabah o (günaydınnnnn 💕💕💕💕💕) yazsın diyen ve bunu sadece karşı taraftan bekleyen (ki genelde bu karşı taraf her nedense eril kişi oluyor 😉) kişi ilişkinin bencil tarafında yer alır ve nihayetinde daha çok yıpranır. Çünkü bu gereksiz ve önyargılı bir beklentidir. Seven arar, seven sorar, seven merak eder, seven endişe duyar, seven empati yapar. Bunu ne hep aynı tarafın yapması sağlıklıdır ne de bunu hep aynı karşı kişiden beklemek! İlişki işteşli çatıya sahip bir sözcüktür (tıpkı sevişmek, dövüşmek, kapışmak, vs gibi..) ve iki kişi arasında yaşanmalıdır. Tek başına kendi zihninde yaşanan ve kurgulanan şeyler ilişki değildir. Onlar vesvese veya kuruntu veya beyhude bir zihinsel burgaca düşme yanılgısıdır.
Üçüncü husus, aşkı tanımlama biçiminiz ile ilgili ortak zeminde buluşma konusu üzerinde şekillenir. Sizin aşk (daha basit ve yüzeysel tabirle: ilişki) dediğiniz şeyi karşınızdaki kişi de öyle mi anlıyor sorusuna vereceğiniz cevabın aynı ya da benzer olması çok şeyi kökünden değiştirebilir. Sizin (kadın olarak) aşk zannettiğiniz şey erkek için "geçici heves", "tensel haz", "duygusal boşluğun doldurulması", veya "bedensel ihtiyacın tatmini" midir? sorularını bir kadının (bazen de bir erkeğin?) aklı selim biçimde cevaplayabilmesi o kadar önemlidir ki... Beni çok seviyor dediğiniz - işte ruh eşim bu zannettiğiniz kişi başka bir paralel evrende geziyor olabilir - bu çok ama çok olası bir durum olabilir. Dikkatli analiz konusunda kadınların erkeklerden daha duyarlı ve içgüdüsel olarak fıtraten daha ileri yaratıldıkları kesin...
Feragat ancak bu sorulara doğru cevaplar aldığınızı düşündüğünüzde devreye giren bir mekanizma. Şayet o kişinin "doğru adam - beyaz atlı prens - ruh eşiniz" olduğu konusunda kalbiniz mütmain ise, gerisi feragat edeceğiniz şeylerin listesi ile ilgilidir. Nerede duracağız ise tamamen ilişkiyi yorumlama biçiminize bağlı.
Bir şeylerden feragat etmeden yürüyen veya yürüyebilen bir ilişki olduğunu zannetmiyorum. Aksi hep bencillik. narsistlik, gamsızlık veya umursamazlıkbile son bulan hüsran olmuştur.
Ben doğru kişiyim - ben en iyiyi hak eden kişiyim - ben mükemmelim - beni o hak etsin - ben muhteşemim - ben ilişkinin merkeziyim vb tarzında "ben" ile başlayan her tür cümle bir süre sonra o ilişkiyi öldürmek üzere olan kişinin de aynı "bencil ben" olduğunu maalesef ve bizatihi göstermiş olacak. Bunun kaçarı pek olmuyor.
"Man is fallible" - yani "beşer şaşar" - yani insan hata yaparak öğrenen bir varlıktır. Kökü Adem ve Havva'ya kadar da uzanıyor. Her ilişki kendi içinde saikleri ve dinamizmi olan bir bağlantılar ve algılar ve anlayışlar yumağı. Her bir ilişki farklı ilerliyor, gelişiyor ve duruma göre son buluyor.
Ancak doğru insanı bulduğunuzu düşünüyor iseniz, ilişkiye sahip çıkın. Düzeltmek için ilk adımı atmaktan da asla korkmayın. Bırakın egonuzu geride - büyüklük sizde kalsın. Özür dilemek zayıflık değildir. Karşı taraf hâlâ aynı hatada ısrar ediyor ise artık ilişkinin büyüğü olarak yol verin o ilişkiye gitsin. En azından huzurlu olan taraf siz olursunuz. Özür dilemiş ve bireysel de olsa mutluluğu kazanmış olan taraf olarak yalnız ama mutlu olarak hayata tekrar devam edin...
Öğretmen edası ile tekrar (re-cap activity) edeyim ilişki işteşli çatıya sahip bir sözcüktür. Yani tek başına bencil bir zemin üzerine oturmuş ilişkiler aslında sizi süründüren ruh rendelerinizdir. Kendinize de yazık etmeyin... Ruhunuzu rendeletmeyin...
Yorumlar
Yorum Gönder