Ana içeriğe atla

Kilit Dosta

Kilit Dosta
Yaşlı ve bilge insanlara konuşur iseniz, hayata dair onların tecrübelerinden süzüp getirdiği ve yoğunlaştırılmış bir kıvam ile daha genç nesillere aktarıp, sundukları bilgelik tohumlarını bir özet ve hayat kılavuzu olarak kendinize öğüt olarak kabul edebilirsiniz. 

Yaklaşık bir haftalık memleket zitaretimin bana bıraktığı güzel tatlardan birisi de zannederim annemden öğrendiğim güzel öğüt niteliğindeki özdeyişler. 

Her aile arasında seyrek aralıklarla bir araya gelindiğinde, zannederim işin doğası gereği - özellikle de yakın akraba denilen birinci veya ikinci kuşak ve halkadan kişiler hakkında - bir sohbet döner. Sohbet ilerledikçe eskiler anlatılır. Geçmişe dair serzenişler, zamanında yapılmış haksızlıklar, yakın dost ve akrabalara dair hayal kırıklıkları, küçük çaplı dolandırıcılık hikayeleri, alınıp iadesi yapılmamış borç paralar, miras, arsa, tarla, tapan ile ilgili bir takım ayak oyunları, kandırma girişimleri ister istemez anlatılır. 

Kendini göçebe bir ruhun geçici konağının sahibi bir fanî olarak gören ben de hayatım boyunca bu tür üzücü hatıraları, gönül kırgınlıklarını, ruh yorgunluklarını dinlemekten hep imtina ettim. Zihnimde kötü hatıralar kalmasın herhangi bir dost tanıdık ve akrabaya ait düsturu kişisel şiarım oldu yıllar içinde. İlk kez geçen yıl çekirdek aileye ait ne kadar tarla, arsa, vs olduğunu ortaya konan tapuları görünce - 53 yaşında görmüş oldum... Bir kez bile merak edip hiç sormamıştım açıkçası bu yaşıma kadar... Yaşlı bir anne babanız varsa, artık bir noktada bu tip bilgilendirme ve paylaşımları yapmak zorunda hissediyorlar, geride kalan kardeşler birbirlerine haksızlık etmesin ve adaletli davransınlar ve birbirlerini kırmasınlar aralarında küslük olmasın diye. 

Geçmişe dair tarla, ev, arsa vs ye dair bu tür işler konuşulmaya başlandığında, konunun eski ve yeni paydaşları gündeme geldi doğal olarak. Artık hepsi vefat etmiş olan büyük amcalarımdan biri uzun yıllar muhtarlık yapıp ticaretle, arsa tarla işleri ile uğraşmıştı... Onun üç oğlu gündeme geldi ister istemez. Alınıp satılan arsa, ev ve tarla ve peşi sıra bir takım haksız kazanç elde etme girişimleri de gündeme geldi, daha önce hiç konuşulmaya değer bulunmayan... Diğer tarafta zamanında müteahhitlik yapan diğer amca ve alınıp satılan hisseli ortak girişimler gündeme geldi... Ama sohbetin ortak noktası hak kavramı ve üzüntüler ve kırgınlıklar idi... En küçük çocuk olan babam ise, tüm uğradığı haksızlıklara rağmen, gayet mutmain biçimde haklarından feragat ederek herkesi güzel hatırlama konusundaki dirayetini tekrar kararlı biçimde ikrar etti. Mutlu olmayı tercih etti... En iyisini yaptı ve örnek oldu...

Benzer kırgınlıklar anne tarafı içinde üstü kapalı biçimde gündeme geldi ve tüm konu kapandı. Bir öykücü olarak bana kıssadan hisse olarak kalan ise iki öğüt niteliğindeki söz oldu. Birincisini ilk kez duydum bugün ve çok hoşuma gitti: "Hasedin hasmı Allah'tır". İçi çok dolu ve tehditvarî bir söz.. Bir tür karma inancı. Tevekkül belki de; haksızlığı Allah'a havale etme işi... Tamahın ve hasedin bir gün ve bir biçimde ilahi adalet mekanizmasının işlemesi ile yerini bulacağı inancı... 

Çok sevdiğim ikinci söz ise başlıkta yer alan özdeyiş. "Kilit dosta!" Yıllarca bu konuda yazı yazmak istedim. İlk kez annemden bu sözü duyduğumda afallayıp, anlamakta zorlanmıştım. İki kelime sadece. Aslında -e eki edatı ile beraber, yer zarfı olarak içinde bir yönelim ifadesi de var: dost-a. Kilit dosta. Düşmana hiç bir şeyin engel olamayacağını, kötülüğün sınır, duvar ve sur tanımadığı gösteren muhteşem basitlikte bir özdeyiş. 

Kilit aslında özünde sadece basit bir caydırıcı önlem. Çoğu zaman da sembolik. Hırsızlar, hortumcular, hak gaspçıları için kilit sadece sıradan bir engel. Her kapı kırılır, her duvar yıkılır ve her sur düşer. Şayet dost kalmak isterseniz, kapıyı tıklatın. Kilit içinde çevrilen anahtarın ahenkli sesini duyarsınız. Kapı aralanır. Oradaki en güzel anahtar ise size gülümseyen dostun tebessümüdür. Tüm kapıları nazikçe açar o tebessüm. 

Kapıları kırmadan, duvar ve surlarda onulmaz gedikler açmadan önce kiliti çevirmeyi deneyin. Karşıdaki dostunuz da bundan müstefit olsun. Bilin ki kilit sadece dosta kapı açmak içindir. Düşman için kırılmayacak kilit, yerle yeksan edilmeyecek duvar yoktur. 

Unutmayın yeryüzünün en güzel anahtarı yüzünüzdür; zamanı durdurup kalbin mühürlü kapılarını açacak kadar güzel bir anahtardır o, gönlünüzün kilidini açan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...