Ana içeriğe atla

Dört Kelime

Dört Kelime

Yeni bir ay başladı. Teknik olarak yaz ayına girmiş bulunuyoruz. Yazdan daha çok sonbahar havası var iklim kayıp gitmiş sanki. Her yerde yağmur var, hatta Ankara'da dolu bile yağmış. Mevsimler ise kaymış durumda. Nisan ayında başlayan Kırkikindi yağmurları Mayıs a kaydı... Gezegen bir değişim yaşıyor. Tıpkı bizler gibi. 

Sürekli bir devinim içerisinde hayat akıyor. Ülke olarak seçimleri yaşadık ve rutine geri dönmeye uğraşıyoruz. 15 yaşındaki oğlumun tabiriyle; "ne kadar iyi olabilirsek, o kadar iyiyiz". Su misali devam eden bu akış içerisinde, mevsimler gelip geçerken bizler de kendi hayatımıza dair bir yol belki daha mutlu hissetmek için bir tür ruhsal kaçış veya çıkış arıyoruz. Dinginlik ve huzur ve sükunet. İngilizce de bunları anlatan çok güzel iki sözcük var aslında: "serenity and tranquility". Aradığımız sözcükler bunlar sanki?

Aylardır devam eden uykusuzluk problemim ile baş etmeye çalışırken, sabahın köründe elimde telefon hızlı hızlı sayfaları geçerken ilgi alanınızı tespit eden yapay zeka destekli Instagram algoritmaları size sosyal medya bağımlılığınızı perçinlemek için alternatif sayfalar sunar. Daha çok orada kalın ve programdan çıkmayın diye...

Zannederim bu saik üzerinden karşıma algoritma sayfalar çıkartırken resimde gördüğünüz ekran görüntüsü çıktı karşıma. Konu "mantra" ile ilgili idi. Aslında Uzakdoğu arınma felsefesine dair sıkça duyacağınız bir kelime mantra. Evrendeki frekans ile ilgili. Aslında Tibet vb kültürlerin duası denebilir. Tekrara dayalı tekrarlanan sekans mantığı - evrene gönder titreşimler sana gelsin hikayesi. Rhonda Byrne'nın meşhur "The Secret" kitabıyla başlayan akım gibi aslında...

Bu konularda rasyonelist olduğumu düşünen birisi olarak tesbih etme-japanala-chants-hymns-mantra vb şeylere kendimi hiç yakın hissetmiyorum açıkçası... Numerology, Ebced, Cifir ve Kabala tarzı şeyler de çok ezoterik ve fantastik geliyor bana ve onları hiç ruhuma yakın hissetmiyorum açıkçası... Bu tür şeyleri okuması eğlenceli ama gerçekten bazı kapıları söylendiği gibi açıyor mu hiç emin değilim. 

Bazı Budist ve Şintoistler - Tasavvufi İslam ve Ortodoks Hristiyanlık ya da Hasidik Yahudilik inancına sahip kimseler benzer ve de çok tekrara dayalı sözleri ve duaları sıkça tekrar etmenin evrene - Tanrıya? - bir tür mesaj iletmek olduğuna inanıyorlar. Bir tür cezbe veya trans hali aslında içine girilen... Umut sözcüğünün başka bir şekle evrilmiş hali bir tür huzur ve içsel yolculuk süreci arayışı...

Benim karşıma çıkan yukarıda gördüğünüz oyunumsu kelime tablosunda oyuna gelmek istemedim açıkçası. Bu tür sayfaları yazan ve hazırlayan akıl sahipleri sizi subliminal olarak yönlendirirler ve en başa en üste güzel ve basit sözcükleri koyarak onları görmenizi sağlarlar ve böylece sizi basit ve sahtekarca mutlu ederler. Çünkü ihtiyaç duyduğumuz şey budur kalben...

Ben tamamen farklı bir yol izleyerek tabloda çok farklı yerlere odaklandım dört kelimemi bulmak için...Hatta ilk üçü bulup dördüncü için bekledim. Benim listem şöyle oluştu. 

Connection - Bağlantı (Kurma)
Heal (İyileşme - Arınma)
Self-care (Öz bakım - Kendi dönüp kendinle ilgilenme) ve son olarak: 
Miracles (Mucizeler)

Siz de kendiniz için gördüğünüz dört kelimeyi yazabilirsiniz buraya... İlginç bir akıl oyunu bu, çünkü ikinci bakışta tamamen ayrı üç kelime daha gördüm... İlk dört önemli galiba 😉. 

Bunlar benim 2023 mantralarım imiş... Zannederim evren bana biraz kendine dön - toparlan biraz koçum - iyileş ve arındır kendini diyor 😉 sonra mucizeler peşi sıra gelir diyerek kapanış yapmış... Amen... Güzel ve mutlu bir yaz olsun herkes için. 🙏🙏🙏🙏🙏

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...