Çiçek Dirilticileri
Özellikle yazılı edebiyatta bir tür sanat kabul edilen eğretileme yani daha çok bilinen adıyla metafor şu anlama geliyor: Bir kelimeye gerçek anlamı dışında başka anlamlar yükleyip üstü kapalı ve gizli benzetme yapmaya metafor deniyor. Antik çağlardan beri kullanılan bir tür dil oyunu aslında metafor.
Bir de müşabih denilen (teşbih sözcüğünün türevi) benzetmeler var edebiyatta. İngilizcede o sanata da "simile" deniyor. Örnek vermek gerekirse: Zülfü Livaneli'nin güzel şarkısında bir metafor yapılıyor.
"Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi..."
Aynı kelimeyi benzetme (simile) yaparak kullanacak olursak: "Gözlerin bir okyanus gibi, delice mavi... (Şimdi ben uydurdum 🫣) dediğimizde metafor yapmış olmuyoruz. Bu bağlamda edebi anlamda metafor teşbihten daha güçlü bir sanat aslında...
Bu güzel metaforik tamlama bana ait değil; Kemal Sayar a ait. Kullanılan bağlam ise şu şekilde: "Kimi insanlar vardır, size sadece var olmanızla bile sıra dışı bir şey yapıyor olduğunuz hissini verirler. Adeta içinizdeki güzelliği çekip çıkarır ve yüzünüze tutarlar. İyilik erleri [onlar]. Onlar bu çağın soyluları, 'çiçek dirilticileri'dir. Olur da elimizi tutarlarsa bırakmayalım". Kemal Sayar.
Muhteşem bir temenni. İçinde bulunduğumuz sosyal medya çağı bu güzel hasletleri bir nebze de olsa rendelemiş durumda. Bu bağlamda, özellikle de kadın erkek ilişkilerinde, sevgililikte, evlilikte, dostluklarda, aslolan mesele şu zannederim: "size iyi gelen insan ile yola devam etmek.
Daha önce Jim Rohn ile ilgili bir yazı yazmıştım "beş kişinin ortalaması olma" konusunda. Dolaylı olarak konu bu durum ile ilişkili. Size iyi gelen - sizi ruhen besleyen - size yaşam sevinci katan ve mutluluk aşılayan - insanlarla daha çok birlikte olun... En çok vakit geçirdiğiniz ilk beş içinde onlardan bir ya da iki kişi olsun muhakkak...
Konuya karşıya geçip diğer pencereden bakınca da tersini yapmak gerektiğini görüyoruz. Size iyi gelmeyen, sizi yoran, yıpratan, ağırlaştıran, dünyanızı daraltan ve kısıtlayan kişi, ortam ve mekanlardan uzaklaşmak ve onları arkanızda bırakmak iyi bir tercih olabilir, şayet hayata gülümseme ve hayattan biraz daha çok keyif alabilme çabası içinde iseniz...
Metafor olarak "çiçek dirilticileri" tabiriyle ilk kez bugün karşılaştım yapılan bir paylaşımda görünce... Açıkçası bu benzetmeyi çok beğendim. Bir taraftan da konuya sadece "erkek" gözüyle baktığımda; kalbimin bir yerlerinde bir kırıklık, bir çıtırtı hissettim 😔. Sezen in dediği gibi "masum değiliz hiç birimiz".
Muhtemelen doğası gereği olsa gerek, "çiçek" sözcüğü hep "kadın" muhayyilesi/imgelemi ile özdeşleşen bir kelime. Peşi sıra gelen çağrışımlar da benzer: Kırılganlık, zerafet, suya, beslenmeye (beğenilmeye belki?) duyulan ihtiyaç, göze güzel görünme. Elbette çiçeklere özgü incelik ve kırılganlık beraberinde; solmayı, küsmeyi ve incinmeyi de getiriyor... Bu da onların doğası gereği gerçekleşiyor.
Hepimiz de şahidiz ki daha çok erkekler kadınları üzüyor. Elbette aksi de çok yaygın... Tek taraflı ve tek bir cinse mal edilemez elbette. Bir oğul babası olarak biliyorum ki onun da kalbini kıracak birileri çıkacak. Bunu yaşaması da gerekiyor - hayat böyle bir kurgu çünkü - hep böyle idi ve böyle olmaya da devam edecek. Sevgi temelli sosyal yaratıklar olarak bunu yaşayacağız - kaçarı yok. Herkes bir biçimde bir aşk acısı yaşayacak. Kırılacak ve üzülecek.
"Çiçek dirilticileri" tabirine dönecek olursak, aslında hiç fark etmez - kadın veya erkek olsun - solmakta olan kalbinize veya ruhunuza biri - veya birileri iyi geliyorsa - onları tutun hayatınızda. Burada sadece aşk - hoşlanma - flört ya da sevgilikten bahsetmiyorum. İyi gelen dostlardan, yoldaşlardan, yol arkadaşlarından ve "sevgidaşlardan" (yine ben uydurdum bu kelimeyi şimdi 😉) bahsediyorum.
Bir araya geldiğinizde size daha çok keyif veren ve birlikte mutluluk duyduğunuz kim varsa onlarla olan görüşme sıklığınızı artırın. Frekansı çoğaltın. Tersini size yapanları da azaltın hayatınızdan. Çıkaramasanız bile aza indirin onların yüzdesini... Sizi geren, stresinizi arttıran, hayatınızı cendereye sokan ve size daha çok tedirginlik ve mutsuzluk ve huzursuzluk veren kim varsa; onlarla olan görüşme frekansını düşürün - size daha az etki etsin o negatif ve toksik dalgalar. Daha az maruz kalın mutsuzluk etkisine...
Hepimizin aradığı ilk şey "huzur" galiba. Annemin bana dua ettiğinde en çok kullandığı temennide olduğu gibi galiba - Allah iç huzurluğu ve sağlık versin, gerisi gelir!" İçten bir "amin" diyerek, sizi soldurmayacak, içinizdeki o hayat suyunu çoraklaştırmayacak insanlara daha çok yer verin ve zaman ayırın hayatınızda. Hayat kısa. Özetle sizi ruhen besleyen adam ve kadınlara değer verin... Diğerlerinin de kapsam alanını daraltın gitsin...
Ne kadar iyi görünseler de maalesef, bazı insanlar bazı durumlarda bazılarına iyi gelmeyebilir... Kimya bu. Tutmayabilir... Bunu anlatmak her zaman mümkün olmuyor. Zorlamaya gerek yok... Çiçek dirilticileri olmak isterken kimsenin "çiçek gömücüleri" olmamak adına, belki uzak durmak gerekiyor bu insanlardan. Olduğu kadar...
Güzel bir 2023 yazı olsun - bol yağmurlu boran, dolu ve sağanak yağışlı bir Ankara Haziran'ından herkese🙏 sevgiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder