Ruhumun Mağaraları
Lübnan asıllı Amerikalı ünlü yazar, şair ve düşünür (filozof) Khalil Gibran'ın Kalbin Sırları isimli denemelerinde geçen bir isim tamlaması bu... Bazı kelimeler çok büyülü geliyor kulağa. Bazı sözcük tamlamalarını ise ancak iyi yazar ve iyi şairlerin yapmayı becerdigi bir üst kelime hakimiyeti becerisi ile birleşince çok güçlü çağrışımlar yapıyor zihinde. Tıpkı bazılarının "excellent command of English language" tanımını hak ettiği gibi ...
Ruh ve mağara ikilisini yan yana getirmek her şairin her yazarın harcı değil. İngilizcesi nedir diye merak ettim. Aynı rezonans hissediliyor mu diye. Çevirisinin "the cavity of my soul" olması gerekiyordu. Gerçekten de öyle imiş orijinal hali. The Mirrors of the Soul kitabının içinde geçiyormuş bu isim tamlaması.
Felsefe ile ilgilenenler bilir Eflatun a ait Mağara Alegorisi vardır. Hayatı algılama biçimimize dair sanrı ve tahayyül üzerine iyi bir sembolik betimlemedir. Herkes okumalı bence kısacık bir benzetme. Hayata sırtı dönük insanları anlatan...
Sonuç olarak, insan ruhunda bazen delikler, boşluklar ve oyuklar oluşur... Kimi majör depresyon düzeyinde olup denizlerdeki abisler (abyss) kadar derin olabilir. O mutsuzluk hali bir karadelik gibi ruhunuzu vakumlayıp emebilir... İçiniz (mutsuzluk nedenine bağlı olarak elbette) uzun zaman yenmiş bir ağaç kovuğu gibi boş ve uğultulu olabilir.
Herkes dönem dönem inişler ve çıkışlar yaşar. Bu insan olmanın ve yeryüzünde yaşamanın getirdiği devinimsel bir sürecin uzantısı aslında yaşamaktan ve tecrübe etmrkten asla kaçmamızın mümkün olmadığı. Ruhun mağaraları tamlaması işte tam bu bağlamda devreye giriyor insan hayatında. İçimizde ruhumuzda oluşan boşluklara ve mağaralara üzüntü, tatminsizlik, elem ve keder çöreklenir ve o oyuğu giderek derinleştirir. Mağaraları yuva edinen kör yarasalar gibi karanlık ve kasvete gözler alışmaya başlar.
Bu nedenledir ki, bir an önce o ruh boşluğunu daha canlı ve daha hareketli bir faaliyet ile doldurmak ve sizi canlı ve diri tutan ilgi kanallarınızı başka yönlere doğru aktarmak gerekir. Yoksa o boşluk derinleşir, koyulaşır, kararmaya devam eder ve tüm hayat ışığınızı köreltir. Mutsuzluk ve tatminsizlik kesifleşir ve de hayat nüveniz meyve vermeyeye başlar.
Değişim, tekamül ve devinim tüm bu olumsuz bakış açılarına yepyeni bir yön kazandırır, sizi daha aydınlık, daha parlak ve daha saydam bir ortama yani mağaranızdan çıkartıp gün yüzüne çeker. Kasvet insan ruhunu hançerleyen ve körelten olumsuz bir düşünce biçimidir.
Hayata can veren en önemli etmenlerden biri de ışıktır. Genesis / Tekvin de dendiği gibi: "Let there be light!". Yani yaratılış öyküsünde Tanrı ve ışık der ve ışık var olur. İşte bu o sonsuz karanlık yerine hayatın müjdesini başlatan ilk kıvılcım ilk hareket aslında. O nedenle bırakın hayatınızda ışık ve ışık veren insanlar olsun. Ruhunuz mağaralardan kurtulsun... Plüton'un alegorisinde olduğu gibi başını ışığa çevirmek mağara girişine çevirmek kurtarıcı olabilir... Tıpkı Tekvin de dendiği gibi... Işık!
İyi bayramlar dileklerimle.
Yorumlar
Yorum Gönder