Ana içeriğe atla

Gönül İşleri

"Gönül İşleri"
Köken olarak öz Türkçe sözcüklere baktığınızda bazı seslerin sadece Türkçe'ye özgü olduğunu ve bu seslerin sembolik gösterimi olan harflerden oluştuğunu görürüz. En belirgin Türkçeye özgü sesler (phoneme) arasında ö ve ü sesleri/harfleri var. Bunun dışında ise ses olarak tam olmasa da yazılı olarak göze çarpan harfler ise ğ, ç, ı, ş harfleri. Örneğin ş ve ç sesi hem İngilizce hem de Almanca'da ses olarak mevcut. Almanca da sch harfleri ve bazen de ingilizce de sh harfleri ş sesini veribilir örneğin. 

Bir kişinin Türkçeyi sonradan öğrendiğinin en büyük göstergesi ise bu harfler üzerinden giderek bahsi geçen harf ve seslerin kullanıldığı kelimeleri telaffuz etmesini isteyerek o kişiyi test etmenizdir. 

Bu durum İngilizce öğrenen Türk öğrenciler için farklı şekilde cereyan eder. Çoğu Türk öğrenci İngilizceyi duyarak değil de görerek ders kitaplarından öğrendiği için ısrarla gördüğü harfi telaffuz etme hatasına düşer. Kendi adıma Hukuk Fakültesindeki öğrencilere 'law' sözcüğünü 'love' gibi telaffuz etmeyin demekten yoruldum 🫣. Love Faculty bizim ihtisas alanımız değil diyorum 😉. Benzer problemleri drew, flew, alibi, knife hatta English kelimelerini telaffuz ederken bile işitmek mümkün... 

Ya Türkçeyi sonradan öğrenenler? İşim gereği hem anadili İngilizce (native speakers of English) hem de anadilleri farklı olan meslektaşlarım ve öğrencilerim oldu. Seslerin nasıl belirgin biçimde telaffuz edilemediğini bizzat gözlemleme şansım oldu. Örneğin p sesi bize Farsça sözlükler üzerinden geçen bir sestir ama Araplar p harfini kolayca söyleyemezler. Ama Arapça'da h sesi farklı şekillerde telaffuz edilir. Point ve park kelimelerini telaffuz etmekte Arap öğrenciler belirgin biçimde zorlanır. İngilizce ana dili olan kişiler ise en çok ö ve ü sesinde zorlanırlar. 

Bir de modern bir sorun yaşıyoruz. Email veya websitesi hesapları alırken Türkçe karakterler sorun çıkarabiliyor bazı isimler için. Kimi öngörüşlü ebeveynler çocuklarına isim koyarken bunu bile dikkate alıyorlar. Kendi adıma konuşmak gerekirse oğluma isim koyarken içinde özellikle Türkçe karakterler bulunmasını istemiştim. Her halükarda yabancılar isimleri farklı telaffuz edecekler bundan kaçmanın yolu yok maalesef! Benim ismimi bile "ni-fıl" diye söyledikleri düşünülürse! 

Gelelim başlıktaki kelimeye. Gönül. Tamamen Türkçe'ye özgü bir sözcük 'gönül' kelimesi tıpkı 'sözcük' sözcüğü gibi... Zannederim Orhun yazıtları içinde geçiyor ve göğüs için kullanılıyor etimolojik olarak. Türkçe pek çok şiir ve şarkıda geçen bir kelime gönül. Teoma'ın Gönülçelen'inden tutunda, Ferdi Babadan Gönlümün Sultanısına; Fikret Kızılok'tan Gönül e, Neşet Ertaş'ın Gönül Dağı na - kalpten kalbe bir yol gider - dizelerinde saklı bir bizim dilimize özgü bir kelime.

Bu arada İngiliz dilinde bu sözcüğün karşılığı tek bir sözcük yok. Kalp 💓 (heart) denilmiş karşılık olarak ama karşılamıyor asla ve kelime kesinlikle kifayetsiz kalıyor ve gücünü yitiriyor İngilizce'ye çevrilince. Yani gönül Türkçe'ye özgü. Benzer anlamda bir sözcük Ortadoğu'nun kadim Sami dillerinde vardır diye tahmin ediyorum. Türkçe'de o kadar çok deyim var ki içinde gönül kelimesi geçen.  Gönül vermek, gönüllü olmak, gönlüne düşmek, gönlü geçmek, alçak gönüllülük, vs vs. Tam 237 ayrı deyim ve tabir varmış Türkçede içinde gönül geçen! 

Gönül işleri bağlamında ise insan gönlünü gezdirmek veya gönül eğlendirmek için birine gönlünü vermemeli; gönül kırgınlığı ve gönül yarasına yol açacak şekilde gönlü geniş davranıp, gönül ferahlığı ile veya gönül çalarak bir gönül hırsızı olmamalı... (Google Translation ve ChatGPT bu paragrafı nasıl çevirir acaba - Allah senin de gönlüne göre versin yapay zeka!!!!) >>>> 

Garip olmakla birlikte şimdilik çıkan sonuç bu: In the context of works of the heart, one should not give his heart to someone to make his heart wander or to entertain;  He should not be a heart thief by acting wide-eyed in a way that will cause heartache and heartache, with peace of mind or by stealing heart. Biraz duygusuz olmuş ama... Sonuçta o da gönüllü yapıyor bu işi 😉. 

Özetle gönlü kırık ama gönüllerin sultanı kupasız bir Fenerbahçe taraftarı olarak size gönlümden geçenleri açık gönüllülük ile gönlümce ifade etmek istedim. Siz de artık yoruldunuz değil mi aynı kelimeyi duymaktan? Gönlünüzü almak adına yarım elma, gönül alma felsefesinden hareketle; ben de bir dil gönüllüsü olarak bir yeni tabir hediye edeyim Türkçe'ye, uzun yıllardır kullandığım. 

Üzgün ve gönül yorgunu olduğunuzda gönlünüzü ferah tutma adına; "gönlünüze su serpin", yanmış üzgün ve kırgın gönlünüzü serinletin. Gönüllerin bir olduğu gönüldaş sayınızı artırın. 

Allah gönlünüze göre, gönlünüzce güzel vakit geçireceğiniz gönül dostları versin diyerek, herkese bol ve canı gönülden mutlu bir hafta diliyorum 🙏... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...