Ana içeriğe atla

Göçebe Ruhlar

Göçebe Ruhlar

İnsanın kendini anlama ve tanıma süreci belki de en zorlu süreçlerden birisi. 

Ben şu anda yoldayım ve memleketime doğru gidiyorum. Ömrümün neredeyse yirmide biri kadar yaşadığım şehre - anne babaya kardeş ve akrabaya. Oğlum bu bayram annesi ile. 

Yolculuklar ve yollar beni hep büyüledi. Ünlü seyyah Evliya Çelebi'de Kütahyalı bu arada... Rivayete göre rüyasında peygamberi görüp heyecanla dil sürçmesi yaşayıp Seyahat ya Rasullah deyip yollara koyulmuş. Biraz uyduruk ve abartılı da olsa öyküleri eğlencelidir. Tavsiye ederim... Tanca'dan yollara düşen İbn i Batuta'da güzel bir rota izler. Batı dünyasının ünlü seyyahı Marco Polo'nun tüm öykülerini aslında hapishanedeki mahkumlardan duyup anlattığı rivayet olunur...

Özetle gezmek ve seyahat etmek insan ruhunu besleyen bir faaliyet. İmkanım olsaydı gezi yazarı olmak isterdim. Gözlemlerimi aktarmak, farklı kültürler ile hemhal olmak onların yaşantısının bir parçası kenarından dokunulmuş hayatlarını hissetmek isterdim... Belki de bu yüzden kültürel antropoloji beni çok cezbediyor - insana dair ne varsa. 

Ben burada daha üst bir gezgin ruhtan bahsedeceğim. Bu ezoterik tarzda astral bir ruh yolculuğu falan da değil. Kendine yaptığım bir yolculuk aslında kendimde kendini arama çabası denebilir. Belki de bu yüzden - hiç bir yere ait hissedemedim kendimi bildim bileli. 

Bu bazen kötü bazen de çok iyi bir ruh durumu. Aynı iş aynı şehir aynı eşya ve aynı mekâna aidiyet tamamen alışkanlık duygusu ile şekillenen ve zırh giydirilen bir sabitlenme hali. Hepimize kolay gelen pratiklik bu özünde. Yormayan. Değişim ve adaptasyon sancısı gerektirmeyen konfor alanı dışına sizi taşırmayan. 

Göçebe ruh ile benim anladığım şu aslında: Bunun dost, arkadaş, eş, evlat, akraba veya sevgiliye yani özetle insana olan bağlılık ile hiç ilgisi yok. O özel ve korunması gereken bir bağ. Bunun eşya ile ilgisi var... İnsan eşyaya bağlanmamalı benim gözümde. Eşyayı ve malı yüceltmemeli. Bir insandan daha değerli addetmemeli. Yüce olan insana duyulan sevgi ve bağ. Diğeri çok materyalist ve geçici... 

Ortak bir dilsel ve sözsel zeminde buluşmak adına net bir tanım yapayım. Eşya ile kast ettiğim bir telefon, bir takı, bir araba, bir ev, bir kurum, bir işyeri olabilir. Bunların tamamı organik bir bağınız olabilecek şeyler değil. Olmamalı. Onların ruhu başka alemlere ait sizin ruh aleminize degil. Değişkenler aslında. İstatistiksel tabir ile "variables" ...sabit değiller insan ve insana verilmesini gereken değer gibi değil. Bu bağlamda, "constant" olan insandır ve ilelebet öyle de olmalıdır. Elbette örneğin "bu yüzüğün manevi değeri var" sözünün ardında koca bir ömür ve vakfedilmişlik yatabilir. 

Yüce şeyler aslında soyuttur. Onlar idealar ve idealler dünyasının parçasıdır. Eşyanın ruhu (ki Şamanizmde vardır) insan dünyasının parçası olmamalıdır. Onlar eskirler, yıpranır ve yok olurlar. Bu böyledir zira eşyanın tabiatı ve fıtratı böyle İşler. Kainat bu şekilde çalışıyor maalesef. 

Kendinizi bir eşyaya ait hissetmezsiniz mutlu olursunuz. O eşya gidince veya yok olunca veya gözden çıkarılacak duruma geldiğinde acı duymazsınız...

Vereceğiniz değer insan ve canlıya olsun... Eşya yenilenir manevî değerine rağmen anısına rağmen...

Göçebe ruh iyidir. İyi gelir ve özgür kılar sizi. Putlardan ve putlaştırma sürecinden azad eder sizi...

Memleketimden selam olsun...






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...