Ana içeriğe atla

Sosyal Mesafeyi Koruyalım

Sosyal Mesafeyi Koruyalım 


Yaz bitti. Tatil modu sıfırlandı. Artık iş rutini başladı. Normalde iş ve ev arası yürüme mesafesinde. Yine de bazen toplu taşım araçlarını nispeten daha sık kullanmaya başlayınca, çalışma hayatının birer modern köleleri olan biz fanilerin oluşturduğu insan kalabalığı dikkatimi daha çok çeker oldu. 


Çıktığım metro istasyonunun duvarında A4 büyüklüğünde plastik bir plaka üzerine çizilmiş tek bir ayakkabı ikonunun altına Sosyal Mesafeyi Koruyalım yazılmış. Hınca hınç dolu toplu taşım aracından çıktıktan sonra bu yazı o kadar farklı bir yakın geçmiş yaşanmışlıkları çağrıştırdı ki - o dönemde yaşadıklarımdan onlarca öykü çıkar. Belki de otobiyografik roman. 


Yine ekranlara geri dönen sağlık bakanının açıklamalarına binaen farklı varyant virüslerin isimleri dolaşıyor ortada. İnsanların artık eskisi gibi virüsleri umursamadıklarını düşünüyorum. Dünyayı şekillendirme görevini kendilerince üstlenmiş üst akıl sahipleri (ki bu şeytani ve ruhsuz ve kalpsiz ekip dünya tarihine şekil veren uluslarötesi olağanüstü büyük bir erk sahibi kötü niyetli bir avuç adamdan oluşuyor) kurmak istedikleri yeni dünya düzeninin ilk test aşamasını üzerimizde denediler. 


Nispeten başarılı oldular. Geliştirdikleri daha yeni ve daha ölümcül labaratuvar virüsleri ile önümüzdeki 5-10 yıl içinde yeryüzüne yeni taç giydirme (Corona taç demek bu arada) törenlerini yaparlar insanlardan uzak şato ve malikhanelerinde.


Pandemi döneminde oy potansiyeli yüksek köklü bir siyasi partinin başkan yardımcısına kendi ofisimde özel İngilizce dersi veriyordum, ünlü bir ortak köşe yazarı arkadaşımın (medya İngilizcesi dersi verdiğim bir öğrencim aslında!) tanıştırması vesilesiyle. Dersten daha çok saatlerce sohbete dalıp siyaset, tarih, bilim ve felsefe konuşuyorduk. Korona ile çizilen yeni dünya düzeni en çok konuştuğumuz konuydu. (Bu konumdaki adamların bilgi kaynakları biraz daha güçlü oluyor!) 


Sizi bilmem ama benim kişisel tarihim açısından bir milat oldu korona sonucunda yaşadığımız kapatılma ve tecrit dönemleri. Hayatım tamamen başka bir yola girdi. Yepyeni, tekil ve bireysel bir hayat tarzına başlamış oldum. Medeni durum olarak farklı bir yaşam biçimine girdiğim bu dönemde elbet yalnız değildim. Serbest meslek sahibi olmadığım için açıkçası ticari olarak etikenmedim. Yöneticilik vasfının avantajlarını kullanarak, bazen kendime resmi izin bile yazarak rahatça çıkabildim - ev ve iş ziyaretleri de yapabildim. Benim gibi asla kapalı ev ortamlarında duramayan ve sürekli kendini dışarı atan bir birey olarak bir nebze rahattım o tecrit dönemlerinde. 


Yüzyıllık Yalnızlık romanın yazarı Marquez'in Kolera Günlerinde Aşk adlı bir romanı var. Yeni versiyonu olarak da bu üzücü dönemde bazılarımız Korona Günlerinde Aşk başlıklı pek çok öyküye konu olacak aşklar, yeni hayatlar, kopuşlar, kırılmalar, heyecanlar, hezeyanlar, endişeler, kayıplar, yeni yaşam modları, depresif sıkıntılar, tutkulu ilişkiler yaşadı. 


Kendi adıma burada saydığım her ruh halini tek tek dibine kadar ve dolu dolu yaşadım. Kendimi ve yeni hayatımı yeniden keşif ve kişisel inkişaf sürecini delice soludum. Zihinsel hatta fiziksel bir dönüşüm bile yaşadım. 25 yıl sonra tekrar öykü ve roman yazmaya başladım. Bir yazı blogu açtım. Kişisel Instagram sayfamı dinlenmeye alıp öykü ve deneme yazıları ağırlıklı narsist görünümlü yeni Instagram sayfamı aktif ve yoğun kullanmaya başladım. 


Bazen sanal da olsa yeni insanları tanıma sürecine girdim. Çok okudum, çok kişisel gelişim vs tarzı sesli kitapları dinledim (üç ayda 120 kitap!). çok film ve Netflix de mini dizi veya belgesel izledim, veya izledik. Zannederim bu süreçten kişisel olarak daha dinç, daha bilge ve entelektüel birikim olarak daha yetkin çıkmayı başardım. Duygusal olarak daha çok yıpranmış ve yitik olduğumu düşündüğüm anlar, zamanlar, günler de oldu elbette. Mutsuzluğu dibine kadar hissedip tekrar hayatı güçlü bir şekilde sevdiğim anlar... Beceremesem de kendimce şiirler bile yazdım. Hayattan özür diledim, kaçırdığım bunca güzellik için...🙏


Sosyal Mesafeyi Koruyalım! uyarı yazısı yeterince sosyal olmadığımı da öğretti bu süreçte. İş ve mesleki kariyerim gereği mecburen sosyal ama kişisel olarak fazlasıyla asosyal olduğumu görüp bundan imtina etmenin yollarını aradım. 


Sosyalleşmeyi ihmal etmeyin lütfen! Mesafe koyacağınız insanları belirleyin ama sosyal olmaktan asla ödün vermeyin. 


Nice güzel ve sağlıklı günlere. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...