Ana içeriğe atla

Leave the Door December

"Leave the door December, please!"

Başlık elbette "chicken translate" (piliç çevirme), Alexander Returns (İskender Döner) ifadeleri gibi; literatüre geçecek türden, uyduruk şekilde, Ingilizce - Türkçe bir sözlükten sadece kelimelere bakıp sonrada onları yanyana dizdiğinizde hedef dilde anlamlı bir cümle olduğuna inandığınız ama İngilizce semantik açıdan tamamen absürt ve de komik kalan çevirilerden. "Kapıyı aralık bırak" için bir kapıya A4 ile yazılmış ve sosyal medyaya düşmüş komik (belki de komiklik olsun diye kasıtlı olarak yazılmış) notlardan biri. 

Tıpkı "Çay Ocağı" için "Tea Room" yazmak yerine; "Tea January" yazma mantığı gibi; aralık bırakma ifadesi için Aralık kelimesini seçmek; burada da o meş'um dilin doğasını asla kavrayamamış boş ve düz mantık geçerli. Türkiye, özellikle turistik otellerde, restaurantlarda bu tür çevirilerin hesapsız kitapsız yapıldığı bir sit-com sahnesi gibi bir coğrafya. Akademik çeviri facialarına girmiyorum hiç... (bkz, Google'dan; katılımcılarının tamamı bıyıklı erkeklerden oluşan 12. Geleneksel Elişi Eğitimi Sempozyumu afişi: 12. TRADİONAL HANDJOB EDUCATOİN SYMPOZİUM) 

Ama konumuz kötü çeviri örnekleri değil. Konumuz Aralık ayı. Önemli bir ay Aralık... Milat gibi bir şey... Nasıl Ocak ayı yeni bir şeyler için bir tür ümit - yeni bir başlangıç gibi ise; Aralık ayı da bir tür geri dönüp - retrospektif bir bakış fırlatmak geçmişe ve mutmain bir his ile ve müteşekkir biçimde bakabilmek - geçip giden bir yıla. 

Aralık ayı pek çok firma için o yılın bittiğinin göstergesi ve bir tür hesap - kitap ayı ve de mali yılı kapatma zamanı. Finansal terim ile "End of the Fiscal Year". Devlette pek çok idari birim için gelecek yıla ödenek bırakmadan yıllık harcamaları tüketme zamanı. Kağıt üstünde denetlemeye takılmamak için 2022 hesaplarını idareten de olsa tutturma çabası. Elde kalan paraları bitirmek için lüzumsuz boya, badana ve eşantiyon ihaleleri ile bizim vergileri yoğun biçimde çarçur etme zamanı Aralık ayı... 

Öte taraftan Türkiye için yüzüncü yıl öncesi son ay. 99 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir asırlık olmasının arefesi. Muhtemelen ve üzülerek; devletin en müflis tarafını en çok göreceğimiz yıl olacak 2023 - yüzyıl kutlamaları ile - ekonomik olarak en sıkı ve en akıllı bir döneme girmemiz gerekirken; tam tersine yeni 500 TL'lik banknotların ve yeni yüzyıl seçim vaatlerinin havada uçuştuğu bir yılı olacak 2023. Boş ve stratejik olarak yüzyıla hazırlıksız yakalandiğımız yeni çağa ayak uyduramadığımız ve elbette içi doldurulmamış lüzumsuz geyik muhabbetleri ile dolu ama içi bomboş onlarca Cumhuriyet Sempozyumu yapılacak sağda solda, orta yolda... Nasıl 31 Aralık 1999'dan yeni milenyuma girdiğimiz 1 Ocak 2000 günü nasıl gayet sıradan bir Cumartesi günü ise; 1 Ocak 2023 Pazar günü de güzel bir kahvaltı yapacağımız sıradan ve güzel bir Pazar günü olacak inşallah - bu bile yeterli. 

Bu arada Sèvrès, Lausanne ve Montreux Antlaşmalarının yüzyılının dolması nedeniyle de birden para ve uluslararası özgürlük ve bağımsızlık bolluğu yağmayacak gökten tepemize 2023 yılı boyunca... Yer altından madenler, kuyulardan petrol fışkırmayacak ve de boğazlar açılmayacak ardına kadar 365 gün boyunca. Normal, sağlıklı ve iyi haberler aldığımız mutlu bir yıl olsa yetecek bizim kanaatkar gönüllerimize ve ruhlarımıza...  

12.12.1969 tarihinde; üstelik de - Ramazan Bayramına denk gelen kutsal bir Cuma günü doğan ve bu yüzden de ateş grubu - esnek malzemeden müteşekkil yivinden fırlama - yay burcusundan - yeryüzüne intikal etmiş naçizane bir birey olarak - ben de dahil - pek çok birey için Aralık ayı nispeten çok daha önemli bir ay. 

Bir tür öz değerlendirme zamanı Aralık ayı. 2022 nasıl geçti benim açımdan? deme zamanı... Neyi güzel yaptım, nerede tökezledim, kimleri üzdüm? acaba kimlerin kalbini kırdım? diye sorma zamanı. Bir tür hazan zamanı Aralık. Ne tam kış ne de bitmiş bir sonbahar. Bu arada kalmış geçiş zamanında daha çok sorma zamanıdır hepimiz için. İyi bir tefekkürü hak eden bir ay; Neyi daha iyi yapabilirdim ama yap(a)madım sorusunu sorma zamanı... Geride neyi eksik bıraktım ve bu hayatta tamamlamam gereken bir misyonum var mı? ve bunu ne kadar iyi yaptım diye sorgulama zamanı... Bucket list'e eğilip; kovanın dibine bu yıl yeni ne koyabildim diye sorma zamanı...

Kimler için ne kadar farklı şeyler ifade ediyor bu ay bilmiyorum elbette. Ama biten bir şeyler var ve evet şimdi artık kapıya kocaman harflerle; "Leave the Door December", yazma zamanı. Kapı gerçekten 'aralık" kalsın; kapalı tutmayın kapıyı. Bir yıl daha bitiyor. Bir yıl daha eksiliyor takvim yapraklarından. Şu aralar en çok dinlediğim ve sevdiğim popüler şarkının nakaratında dediği gibi: "öylede geçiyor zaman, böyle de geçiyor zaman, umudum ... ...". 

Son boşluğu siz tamanlayın...

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...