Bir Yer Bulalım
Bir yer bulalım,
Deryaya yakın,
Dünyadan uzak...
Gel vazgeçelim
Hiç zorlanmadan.
Sen aklıselim
Ben yorgun adam...
Böyle başlıyordu şarkı. Şarkıyı bir müzik paylaşım programı olan Spotify'da ferdi bir kullanıcıya ait, aynı zamanda da diğer kullanıcılara açık şarkı listelerinde, "intahara meyilli şarkılar" başlığı altında görünce ister istemez merak edip açıp dinledim:
Bir yer bulalım / Deryaya yakın / Dünyadan uzak...
Denizi ve sahil kasabalarını seven, ismi, "okyanus" ve "engin deniz" anlamına gelen, Ankara'da yaşayan ama ilk gençliği deniz kenarında geçmiş birisi olarak "deryaya yakın ama dünyaya uzak" imgesi beni derinden sarstı ilk önce... Anlamlandıramadı uykulu zihnim sözleri önce... Bir kaç kez üst üste dinledim sonra.
Bir taraftan da bu şarkıyı yeni keşfetmiş olmama üzüldüm. Şarkının asıl sahibi Pinhani yorumundan daha ziyade cover albümü yapan Sakiler'in içten ve samimi yorumunu daha kalbime yakın buldum nedense farklı iki yorumu peşpeşe bir kaç kez dinleyince. Göçebe ruhuma ev sahipliği yapan dingin kalbime serin bir su serpti, tıpkı dün gece en yakın arkadaşımın insomnia sorunuma önerdiği temiz açıp havada yüzüne serin su serpme önerisinde olduğu gibi... Yeryüzündeki yolculuğuma yeniden anlam kattı bu şarkının anlamlı sözleri.
Çok etkileyiciydi açıkçası. Hele bir de kendiniz ve sözler arasında bir illliyet bağı kurarak dinlemeye başlarsınız daha da açıtmaya başlar bu tür şarkılar insanın kalbini. Tutamazsınız kendinizi. Tekrar dinlemeye ve sözlerine daha çok kulak kabartmaya başlar sonra da daha da dikkatli biçimde sözlerin derinliğine odaklanırsınız. Şarkının sözleri şöyle devam ediyordu:
Hayat geçiyor perde perde,
Doydum artık bana müsaade.
Zannederim bu satırlar da şairin bir tür vaz-geçiş ve ömrün geri kalanı ve bundan sonrası için; "ben yoruldum ve sana teslim oldum artık ey hayat!" mesajı gibi geldi bana... Sonraki dörtlük ise daha da derin... Neredeyse tüm fanilerin hayatlarının bir döneminde dibine kadar hissettikleri "bu hayattan alacaklı olma" durumu. Bir türlü mütmain olmayan - tatminsiz kalpler ve aşka, sevilmeye muhtaç ama ruh yorgunu aç bedenler. Bir yerde durma ve dinginlik arama - tekdüze o fasit daireden - doğrusal çizgiyi bulma isteği...
Yapamadığım birçok şey var
Hem tatminsizim, hem günahkar
Sen beni bu şehirden kurtar
Bir yer bulalım, dünyadan uzak...
Bu dörtlükte farklı bir şey daha dikkatimi çekti. Bir önceki dörtlüğü: "Doydum artık bana müsaade..." diye tamamlayan şair hemen bir sonraki dörtlüğe yapamadığını düşündüğü pek çok şey olduğunu - tatminsiz ve günahkar olduğunu söyleyerek başlıyor. Şiirin insanları depresif yapan ve en ağır biçimde eve kilitleyen pandeminin ağır izolasyon döneminde (2021) yazıldığını da düşününce - ister istemez şairin bu kaçış arzusuna ve dalgalı ruh haline hak veriyorsunuz.
Tüm bu üzüntülü satırları bir kenara bırakıp; güzel ve hoş bir şeyler bulmak istediğinizde sevgiliye duyurulmak istenen bir çağrı göze çarpıyor - hem de bu istek hiç de subliminal bir mesaj değil. Doğrudan söyleniyor - dile getiriliyor. Yani en güzel kısma gelecek olur isek; bir yer ve bir sığınak bulma çabası tekrar ediyor. Göğsü Liman Adamlar tarzı bir istek bu... Tıpkı tebdil-i mekanda ferahlık vardır dercesine; denizin her iki yakasına da selam veren İlhan Şeşen şarkısının Leman Sam yorumunda hayat bulduğu gibi:
Yabancısın buralara
Nerelerden geliyorsun
Otur dinlen başucuma
Belli ki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat
Bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat
Esip geçmeyi anlat
Yeni dinlediğim bu şarkı sözlerinin çağrıştırdığı bunca şeyin yol açtığı bol şiirli bu deneme yazımın sonunda şunu söylemek güzel: Sonbaharın belkide en güzel ve en hüzünlü ayı olan Kasım ayının bu güzel sabahının erken saatlerinde yeni doğan güneşin ışıl ışıl parıldadığı günün bu erken saatlerinde şarkıyı mırıldanarak uyanmak çok güzel geldi:
Bir yer bulalım deryaya yakın... Bir yer bulalım dünyadan uzak...
Yorumlar
Yorum Gönder