Aşk ve Istatistik
İstatistik matematiğin bir alt kolu. Olasılıklar ve ihtimalleri kullanarak - göklerde ve kainatta var olan ilahi matematiğinin - "kendini ebedi zanneden" biz yeryüzünün sakinleri müstağni fanilerin hayatına yansıyan belli belirsiz matematiğini bilimsel açıdan daha belirli hale getirmek için başvurulan bir interdisipliner alan.
Bakıldığında hayat inanılmaz derecede çok ihtimallerden oluşuyor. Biz fark etsek de etmesek de, hayatımızı ve hayatımızın yönünü yaptığımız tercihler ve - belki de işin gerçeği - daha çok da; yapmadığımız tercihler şekillendiriyor.
Biz buna kısaca "kader" diyoruz. Kader ve kısmet bir terazi kefesi gibi: seçmekten imtina ettiğimiz alternatiflerin boş ve belirsiz tahayyülün kaldırılamaz ağırlığı ile seçtiğimiz şıkkın bize ömür boyu suna-bileceği yoğun mutluluk endeksi midir kader?
Öte yandan, "Tesadüf Öyküleri" adı altında kısa öyküler yazan ve sayfasının adını Tesadüfler Öyküleri koyan bir yazar namzeti olarak hem tesadüflerin hem de tevafukların ilahî dahline kuvvetle inanıyorum. Bizi biz yapan şey kesinlikle tercihlerimizdir. İnsanoğlunun sosyal ve kişisel omurgası onun tercihleridir.
Bir insanin biriyle karşılaşma ihtimali istatistik bilimi alanına girerken, o kişiyle ilişkisini sürdürme dirayeti, psikoloji, sosyoloji (bazı ilişkilerde de finans 😉) ve biraz da kimya (tıpkı Kimya-i Saadet'te olduğu gibi) alanına giriyor - yani aşkın kimyası ve ruhsal ve tensel çekimin formüle edilemeyen gizli karışımının gücü devreye giriyor burada... Aşk ve istatistik yani.
İlginçtir ki üniversite tercihi yapma aşamasında olan akraba, eş, dost, komşu ve yakınların çocuklarına - nispeten sayısal daha zekası yüksek olan ama mühendislik alanında da zorlanma "olasılığı" olan tüm adaylara istatistik bölümünü tercih etmelerini tavsiye ediyorum, naçizane.... Sözümü dinleyip istatistik okuyanlar var. Ya da oğlu veya kızı bu bölümlerden ders alan çok yakın sevgili dostlarım... Hayata dair çok gerçekçi bir alan neticede...
1987 yılında ODTÜ'de Birinci Yurt (O zamanlar erkek yurdu idi) 105 nolu odada kalırken oda arkadaşlarımdan birisi istatistik bölümünde okuyordu. Yıllar yıllar sonra onun Türkiye İstatistik Kurumu başkanı olduğunu duydum... Bu noktaya gelmesinde bile o kadar çok parametre var ki... Siyasi dengeler, bilgi, birikim, kapasite, dönemsel konjonktür, politik rüzgarın yönü, isyeterindeki güç ve iktidar dengeleri, ikili ilişkiler sizi bir noktaya taşıyor veya hiç o noktayı göremiyorsunuz bile - bilgi beceri liyakat ve kapasitenize rağmen.
Aşkın matematiği de böyle aslında. Aşkı aşk yapan o kadar çok parametre var ki. Hayatınızın aşkı ile bir ortaokul sırasında ilk gülümseme ile karşılaşmak da bir olasılık, beş on başarısız girişimden sonra onu çok tesadüfi biçimde hayatınızın orta yerinde bulmak da istatistiksel olarak aşk'a dair bir olasılık.
Bir mesaja eklenmiş gülücük emoji ile merhaba dediğiniz aşk'ınızın celladına merhaba demek de bir ihtimal iken; ruh eşinizle aynı sokaklardan yıllarca yan yana geçip birbirinizi fark etmemek ve ta otuz yıl sonra başka şehirlerde buluşmak da bir olasılık. Hepsi aşk'ın istatistiğine dair şeyler. Bunun formülü de yok...
Aşk ve matematik her ne kadar birbirlerinden uzak alanlar gibi görünenseler de ikisi de tesadüf dediğimiz - matematiksel ifade ile - kesişim kümesinde (intersection set) buluşuyorlar. Kendi aşk veya evlilik öykünüze dönüp bir bakın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hayatınızdaki insanlar nasıl girdi hayatınıza? İşte bu istatistikde emin olun ilahî dokunuşlar vardır - tıpkı olmamasında hayır olan şeylerin istatistiğinde de ilahî müdahaleler olduğu gibi...
Peki sonrası? Tesadüfler sizi buluşturdu ve istatistik bilimi de görevini ifa ettiyse; gerisi size kalıyor. Ucundan biraz mühendislik okumuş birisi olarak tecrübemi belirteyim: Unutmayın bundan sonra fizik bilimi de devreye giriyor... Mukavemet, direnç, elektrik, kırılma indisi, odak, astrofizik, kısa devre, termostatik ve elbette çekim gücü...
Aşkınızın kimyası bol ve istatistiksel oranlarınız yüksek - haftanız da şenlikli ve esenlikli olsun...
Yorumlar
Yorum Gönder