Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zaman Ötesi Aşklar

Zaman Ötesi Aşklar  Tüm felsefi kavramlar içerisinde beni en çok büyüleyen kavram hep 'zaman' oldu galiba. Onu anlama çabası bile sözcüğün kendi içinde sarmalanmış ve gizli - yani zamanı anlama çabası bile 'zaman' alıyor.   Stanford Üniversitesi Felsefe Bölümü tarafından ansiklopedik bir yayın olarak kaleme alınmış makalede yer alan 'zaman' kavramını farklı felsefi görüşler ve bakış açıları ile alan uzun didaktik yazıyı okuyordum sabah sabah. Zaman topolojisinden tutunda, fatalizme, oradan eternalizm ve zamanın çok katmanlı boyutluluğuna kadar farklı görüşleri anlatan yazının içeriğini algılamaya ve kavramaya çalışıyordum boşluk oluşan günüm içinde... Sırf akıp giden zamanımı daha verimli ve daha iyi değerlendirmek adına... Bir taraftan bunu yaparken, diğer taraftan da kulağımda şarkılar çalınıyor özellikle içinde zaman geçen ve bilge şairlerin algısını yansıtan. Diğer tarafta, yeni satın aldığım kitaplarda yer alan zaman ve ötesine dair cümleler uçu...

Yitik Şiirler Kitabı

Yitik Şiirler Kitabı  Yitik Şiirler  Yitik şiirler yazdım, Yitik aşklara... Sahipsiz sevdalara. Eksik kalmış tutkulara... Şiirler yazdım,  Sayfalarca, Kayıp ruhlara... Ve okudum onları;  Boş duvarlara... Şiirler yazdım, Bir başıma; Kendime ve sensiz  Yalnızlığıma... Gezdim tenhalarında, Sensizliğin ve umarsız  Sessizliğinin... Uyutmadı hayali; Rüyalardaki güzelliğinin...  Aradım derinlerinde, Anlamını - sensizliğin... Ama sen hep suskundun. Doğrusu, belki de... Böylesi, dedin ve gittin. Karşılıksız aşklar; Cevapsız kalan çağrılar.  Hiç görülmemiş mesajlar... Suskun ve lâl ekranlar. Sonra, kalem yoruldu, Mürekkep tükendi. Sana yazılan o cevapsız  Mektuplar hiç bitmedi. Ama buna - Aşk - bile gücendi... Evet, belki her şeyden  Çok sevdim seni. Elin hep elimde olsun istedim... Mesafeler yetmedi... Ama işte bu Aşk;  Sana değerdi..  Nevfel Baytar  28 Kasım 2023, Ankara. Bir akşamüstü.

Gözyaşının Tadı

Gözyaşının Tadı  Hiç bir yaşta değişmiyordu; Gözyaşının o tuzlu tadı.  Dudak kenarında son bulan, Yanaklardan süzülen, kekremsi acı. Oyuncağını yitiren çocuk,  Aşkı cevapsız adam... Ümidi yitik kadın.  Geçmişi ile barışamayan insan.  Değişmiyordu o tuzlu tat, Bazen yok sayılmış bir hayat... Kiminde gözden çıkarılmış aşk'a  Edilen o beyhude "heyhat!"... Kimisi için giden evlat; Bazıları için ise kaçan o fırsat... Geride bırakılan bir hayat. Bir türlü gelmeyen - rahat... Gözyaşı; kalbin gerçek ilacı.  Bazen tatlı bazen de çok acı Yüze dökülen her bir damla; Yoğrulmuş yorgun bir ruhla... Kalmasın hiç bir yaş, Ne akılda; ne de kalpte, Dökülsün durmasın;  Kalmasın hiç biri içimizde...  Güzeldir ağlamak,  Kimi zaman hıçkırarak, sessizce, Burnunu çeke çeke;  Kimi zaman da gökleri inletircesine... Değerli her bir damla;  Kime, niye ve neden aktığına... Değmeyen sevgi ve aşklara Ziyan edilmemeli zerresi asla! Yorgun, bitkin ...

Yorgunluk

Bir Pazar akşamı yazmak geldi içimden... Yorgunluk...  Şiir ve kitap ve muhasebe zamanı...  Muğlak kalmasın hiç bir şey geride...  Güzel günler olsun istikbalde...  Mutluluk olsun heybenizde. Sevin sevebildiğinizce. Gelmeyecek geriye Bu günler eriyecek mazide.... Derin bir hüzün çökecek:  Sen dizlerinin üstünde  Gökyüzü tüm heybetiyle tepende; Yeryüzü çoktan kayıp gitmiş  Kimbilir acaba nerede? Aşk ise çok ama çok derinde. Bir rüya görürüz  Arzu ve istek ile Aşk olsun diye... Yalvarır kalbimiz beynimize  Teslim olma gel kendine Ama biliriz ki bu da beyhude... Dinlemez hiç bir sözü  Kalp bu herşeyin özü... Yok ki bu aptal aklın gözü  Görsün o içten içe yanan közü... Biz yeryüzüne veda eden Aşkını en derinden nakşeden Gölgesini bile aşkın ışıltısında kaybeden Her daim kadîm sevgisini  Tutkuyla ve özlemle sunabilen...  Kalmadı artık bizden;  Ve bizim gibi delice sevenlerden  Aşk için Aşk ile yanarak,...

2030larda Üniversitelere Bakış

2030'DA ÜNİVERSİTELERE BAKIŞ  Bireysel açıdan öğrenme ve bilgiye erişme alışkanlıklarımızda; sosyal açıdan ise, iletişim kurma biçimimizde daha şimdiden derin etkiler bırakan teknolojinin – eğitime getirdiği katma değerlerinin de doğal bir sonucu olarak – yükseköğretim kurumlarında dikkate değer bir değişime neden olacağı açıktır.  Bu bağlamda, üç nesildir doktora yapan bir ailenin ferdi olarak kaliteli eğitim alabilen şanslı azınlığın bir parçası olduğunu ifade eden, ücretsiz çevrimiçi dersler veren internet tabanlı eğitim şirketi Coursera nın kurucu ortaklarından Daphne Koller, TedTalks’da 2012 de yaptığı konuşmasında, artık herkesin iyi bir eğitim almasının önünün açıldığını söylerken, aslında çevrimiçi eğitimin sunduğu ve de sunabileceği imkanlara ışık tutuyordu bir bakıma. Bu yüzden de, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 26. maddesine konu olan “eğitim hakkının” artık nitelikli eğitimciler ile yerel bir çerçeveden çıkıp, evrensel bir düzeye ve geniş kitleler...

Aşk ve Istatistik

Aşk ve Istatistik  İstatistik matematiğin bir alt kolu. Olasılıklar ve ihtimalleri kullanarak - göklerde ve kainatta var olan ilahi matematiğinin - "kendini ebedi zanneden" biz yeryüzünün sakinleri müstağni fanilerin hayatına yansıyan belli belirsiz matematiğini bilimsel açıdan daha belirli hale getirmek için başvurulan bir interdisipliner alan.  Bakıldığında hayat inanılmaz derecede çok ihtimallerden oluşuyor. Biz fark etsek de etmesek de, hayatımızı ve hayatımızın yönünü yaptığımız tercihler ve - belki de işin gerçeği - daha çok da; yapmadığımız tercihler şekillendiriyor.  Biz buna kısaca "kader" diyoruz. Kader ve kısmet bir terazi kefesi gibi: seçmekten imtina ettiğimiz alternatiflerin boş ve belirsiz tahayyülün kaldırılamaz ağırlığı ile seçtiğimiz şıkkın bize ömür boyu suna-bileceği yoğun mutluluk endeksi midir kader?   Öte yandan, "Tesadüf Öyküleri" adı altında kısa öyküler yazan ve sayfasının adını Tesadüfler Öyküleri koyan bir yazar namz...

Rüya...

Rüya... "Rüyada mıyım?" Diye sordu kadın.  "Hayır" dedi adam.  "Adadasın", burada ve yanımda... ... "Ne zamandır uyuyorum?"  Diye sordu kadın, merakla... "Zannederim" dedi adam; "Oldu bir kaç bin yıl"...   ... "Sen ne yaptın,  Uyudun mu? Nasıl geçti peki, bunca Asır ve de binlerce yıl?" ... "Neler mi yaptım, bunca zaman, Ey güzel sevgili? diye gülümsedi.  Ve ekledi, utanarak;  "Fani bir aşk değil benimkisi... ... En güzel aşk, derin bir sevgi, Lakin, sonsuz bir alev gibi, ebedi... Bunca zamandır bilmeni isterim ki; Aşkım hiç ama hiç sönmedi... ... Yandıkça kızıl kor oldu ve... Tebessüm eden yüzünü seyrettikçe; Artarak daha da alevlendi.  Ruhum hep sonsuzlukta kilitlendi..."  ... Çünkü en güzel şey;  Seni yeniden sevmekti... Eksik kalan son liman Artık bizim için ilk gerçekti... ... Hep bil ki bu adam seni çok sevdi...  

Bir Yer Bulalım

Bir Yer Bulalım  Bir yer bulalım,  Deryaya yakın, Dünyadan uzak... Gel vazgeçelim  Hiç zorlanmadan.  Sen aklıselim  Ben yorgun adam... Böyle başlıyordu şarkı. Şarkıyı bir müzik paylaşım programı olan Spotify'da ferdi bir kullanıcıya ait, aynı zamanda da diğer kullanıcılara açık şarkı listelerinde, "intahara meyilli şarkılar" başlığı altında görünce ister istemez merak edip açıp dinledim:  Bir yer bulalım / Deryaya yakın / Dünyadan uzak...  Denizi ve sahil kasabalarını seven, ismi, "okyanus" ve "engin deniz" anlamına gelen, Ankara'da yaşayan ama ilk gençliği deniz kenarında geçmiş birisi olarak "deryaya yakın ama dünyaya uzak" imgesi beni derinden sarstı ilk önce... Anlamlandıramadı uykulu zihnim sözleri önce... Bir kaç kez üst üste dinledim sonra.  Bir taraftan da bu şarkıyı yeni keşfetmiş olmama üzüldüm. Şarkının asıl sahibi Pinhani yorumundan daha ziyade cover albümü yapan Sakiler'in içten ve samimi yorumunu daha kalbime...

Göğsü Liman Adamlar

ŞİİR  Göğsü Liman Adamlar  Göğsü bir liman olmalı sevgilinin, Başını bir ömür koyabilmeli insan. Güvenle çarpmalı artik yorgun kalbin, Sıcacık, dingin ve huzur ile nefes alınan. Göğsü bir barınak olmalı sevgilinin, Yer gök çağlayıp, birbirine girerken;  Meş'um fırtınaları dinmeli burada kalbin Ulu bir çınar gölgesi gibi serin... Göğsü bir sığınak olmalı sevgilinin, Kaçıp hicret edebilmeli insan bu hayattan  Tüm dert, kasavet, keder ve ağır sorulardan. Gözü korkutan hırçın dalgalardan... Göğsü bir yuva olmalı sevgilinin, İçinde saadet ve sükunet barındıran Sevdiğini kuşatan; sarıp sarmalayan, Duvarları rengarenk; aşkla hem-zaman... Göğsü bir bulut olmalı sevgilinin, Usulca - aşkla gökyüzünde dolaşan; Huzurla üstünde uyuyup; baş konulan, Soluğunda yitilip, yok olunan... Göğsü bir kale olmalı sevgilinin,  Tüm taarruzlara karşı el-yaman, Sapasağlam bir aşkla muhkem;  Burçlarıyla kem gözlere korku salan... Göğsü bir 'okyanus' olmalı sevgilinin Uçsuz ...

Yürüyen Merdivende Ters Yönde Gitmek

Yürüyen Merdivende Ters Yönde Gitmek Bugün oğlumun katıldığı satranç turnuvasına ev sahipliği yapan Ankara Yüksek Hızlı Tren garının kafelerin bulunduğu üst katında ilginç bir şey fark ettim yürüyen merdivenlerden yukarı doğru çıkarken. Hayata dair ufacık bir tespit - üstelik de merdiven ve hayat arasında bir analoji kurmaya çaba bile sarf etmeden fark ettiğim bir hayat dersi belki de ...  Satranç sporu doğası gereği çok fiziksel çaba gerektirmeyen zihinsel becerilere dayalı bir oyun. Hint kökenli ve ilk adı 'çatarunga' olan bu oyunun en az 1500 yıldır oynandığı biliniyor. Bazı kaynaklar Eski Mısır ve Çin'de de oynandığını ileri sürmekle beraber, artık herhangi bir ırk, cinsiyet, yaş, fiziksel asgari koşul aranmaksızın hemen her yerde ve her yaş ile oynanabilen bir oyun olmasının etkisiyle satranç çok popüler bir oyun dünyada... Klasik Türkçe tabirle "yediden yetmişe" her kesime hitap ediyor, ki oğlum dün tek maçını yetmiş yaşındaki bir rakibine kaybet...

Hangisi İkilemi

Hangisi İkilemi?  Bugün takipçilerimin desteğine ihtiyacım var. Özellikle İngilizce derslerinde If Conditionals Type II yapılarını öğretirken çok işe yarayacak ve oldukça güzel sohbet konuları açacak bir soru ile geliyorum bugün.  Which two pills would you choose if you were given the chance? Böyle bir şans size verilseydi aşağıdaki alternatiflerden hangi iki hapı seçerdiniz? Türkçelerini aşağıda bulabilirsiniz. Sadece iki adet numarayı söylemeniz yeterli! Ben biraz değiştirdim süreleri daha da İkilem ve kararsızlığınız artsın diye 😜... 1. Bir haftalığına görünmez olmak. 2. Zihin okumak (üç gün boyunca istisnasız herkesin) 3. Bir haftalığına dünyanın istediğiniz yerlerine ışınlanmak 4. Zamanda geriye yolculuk yapabilmek 5. Sınırsız paraya sahip olmak (heyecan bastı değil mi?) 6. Asla hasta olmamak  7. Vücudunuzda bir yerlerin organınızın değişmesi! 8. Sonuçlarını düşünmeyen dilediğiniz gibi yemek yiyebilmek  9. Vefat etmiş iki kişiyi geri getirmek! (Düşü...

Hin ve Bin

Hîn ve Bîn Eskiden - internetler icat edilmeden ve akademik mertlik bozulmadan önce - biz okuma ve yazmayı bilen insanlar selülozden mamul kitap ya da ansiklopedi denen kaynaklardan bilgi edinmekte idik... Genellikle bir konuyu araştırırken dağılmaz,  gelen bildirim sesleri ile dikkatimiz dağılmaz ve sonrasında da Maslow'un İhtiyaçlar Piramidini araştırırken bir anda kendimizi komik kedi videoları izler iken bulmazdık.  Bugün bir konuyla ilgili araştırma yaparken kendimi çok farklı metinler okurken buldum... Aslında uzun zaman önce yazmaya başladığım ve yaklaşık beşte ikisini tamamladığım "Mahşerin İlk Yedi Günü" adlı fantastik romanım ile ilgili bir takım kurguları düşünürken, insan dışı diğer varlıkları öyküye dahil etme çabasıyla bir takım ezoterik bilgilere ulaşmak istemiştim. O konuyu araştırırken dini kaynaklarda ilk insan(lar) olarak geçen Adem ve Havva'nın öncesinde yeryüzünde başka canlıların olup olmadığını araştırmak istedim. Yeryüzünün jeolojik...

Her Hayat Yarımdır

Her Hayat Yarımdır  Aslında yarımdır her hayat.. Eksik kalır bir şeyler.  Kimi zaman hayaller,  Bazen aşklar, bazen de sevgiler. Kayıptır bir yerlerde bazı şeyler; Hep tamamlanmayı bekler... Özlem çeken ruhlar; Aşka aç yitik bedenler...  Bir arayıştır hayat; Bazen yanlış insana adanmış; Hak edilmemiş sevgilerle  Beyhude harcanmış... Kimi zaman nakaratı eksik Bir şarkı kadar yetimdir hayat;  Melodisi öksüz, notaları yarım  Tınıları mazide rehin... Bazen, tuzu unutulmuş  Bir yemek gibidir hayat; Kokusu odayı sarmalamış, Ama tadı damakta öylece kalmış. Bulmak ister her insan, Ömürlük ruh eşini;  Yarım kalan eksiğini  Ömrünü vereceği yarenini... Kimileri de hep arar durur; Hayat denen bu denklemde  Çok bilinmezli eşitlikte gizli kalan;  Hayatın anlamı nedir bilmecesini...  Bazıları da sorar sürekli  Ben kimim, nereden geldim Nereye gideceğim  Ve nedir bu hayattaki emelim? Evet, eksiktir belki bir şeyler...

Büyük İskender'in Üç Dileği

Büyük İskender'in Üç Dileği  Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komutanı olan Makedonyalı Büyük Iskender'e ait bir öykü vardır hayattan kazandığı derslere dair. Ölüm döşeğinde iken güvendiği sadık generallerini toplar ve üç dileğini iletir onlara son vasiyeti olarak. 1. Tabutumu imparatorluğumun en iyi doktorları taşısın. 2. Şu anda hazinemde ne kadar değerli taş, altın, ganimet varsa, hepsini, tabutumun geçeceği yol üzerine serpin. 3 Tabutumun üstü açık olsun ve iki elimi de tabutumun dışında kalacak ve insanlarında göreceği şekilde dışarı doğru sarkıtın ki insanlar ellerimi görsünler... Komutanları merak ederek bunların sebebini sormuşlar ve bilge imparator Büyük İskender şöyle cevaplamış;  Birincisi: Bütün insanlık anlasın ve dilden dile bu söylediklerimi aktarsın ki, tabipler ne kadar mükemmel olursa olsunlar ölüm karşısında insanoğlu çaresizdir ve acizdir. En iyi doktorlar bile bir şey yapamaz - ölüm hayatın gerçeğidir...  İkincisine gelince; yine insanoğlu ...

Dönüşüm ve Değişim

Dönüşüm ve Değişim  Merak etmeyin Kafkavari yorumlar yapıp Gregor Samsa'dan ve onun dönüşümünden bahsetmeyeceğim. Ya da hala yazmakta olduğum ve 30 yıldır bitiremediğim "Labirentteki Mavi Kelebek" adlı yarım kalan romanımdaki iç hesaplaşma yaşayan kahramanımın zihninde gezinen küçük mavi kelebek gibi larva, tırtıl, pupa ve kelebek metamorfozunu anlatan bir dönüşümünü de anlamayacağım. Hayır bunlar değil bahsetmek istediklerim.  Ben birer birey olarak içimizdeki dönüşümlerden bahsetmek istiyorum Herakles'in bahsettiği türdeki kaçınılmaz insanî değişimden... Aynı nehirde iki kez yıkanmanın mümkün olmadığı dönüşümler ve değişimlerden.... Bu arada gündemden kopmadan belirteyim; ana muhalefet partisinin lider değişimi de değil bugünkü konumuz... Kısmen o da; bir nebze dahi olsa değişim sinyali sayılabilir beceriksiz ve muhalefet-siz Türk siyasetinin son 15-20 yılında şahit olduğumuz atalete dair... Lider değişir ama CHP bile değişebilir mi? Zor soru... Siyaset ...

Kalbimin Ceviz Kırıkları

Kalbimin Ceviz Kırıkları  Bir kaç zaman belki de aylar önce küçüklüğüme dair bir yazı yazmıştım burada. Neredeyse tüm çocukluk ve ilk gençliğimin geçtiği, Muğla, Yatağan'da otururken (babamın termik santraldeki işi nedeniyle) çocukluk masumiyeti ile karışık, yol kenarlarındaki badem ve ceviz ağaçlarından düşmüş ve günah olmasın diye ağaçtan koparmadığımız ama yerden topladığımız ve sonra bulduğumuz irice taşlar ile kırıp oracıkta küçük midelerimize indirdiğimiz çağlaları ve elde ve parmak uçlarında kına gibi iz bırakan yeşil cevizlerin o muhteşem tadını hatırladım.  Bu sabah çok şey çağrıştı zihnimde, gözlerim doldu Ankara'da merkezi bir semtteki lojmandan bozma bir sitedeki beton binanın eski mutfak tezgahında yeni satın aldığım ceviz kıracağı ile kırdığım ve muhtemelen de Romanya'dan ithal dışı parlak ve düzgünce ve de incecik kabuklu üstelik de iyice kurumuş yedi ceviz tanesinin gelişi güzel kırılmış irili ufaklı şekilsiz kabuklarına bakarken ne çok hatıra ca...

60 Yıl

Altmış Yıl Bugün 3 Kasım 2023. Anne ve babamın evliliklerinin 60. yıl dönümü imiş bugün. Pek çok çiftin evliliklerine başlarken hayalinden bile öte bir süre bu. Nazar değmesin 🧿. Bir yastıkta kırk yıl temennisinin yarısı kadar daha devam etmiş evlilikleri. Allah geçinden versin. Daha nice günleri olsun sağlık içinde inşallah🙏.  Zannederim ilişkilerde en çok özlemi çekilen şey bu; uzun ömürlü ve mutlu bir evlilik. Ben bir evlat olarak buna şahit bizzat oldum. Üniversite eğitimi nedeniyle 18 yaşından beri aynı evi paylaşmasak da tüm çocukluk ve gençliğim boyunca- kavgalarına şahit olmadım. En azından bizim önümüzde! Biz de üç kardeş olarak mutlu ve huzurlu bir çocukluk yaşadık - hiç bir kötü ve mutsuz anım yok anne ve babama ve ikisinin birlikteliğine dair. Allah onlara sağlık ve sıhhat versin. Tek dileğim bu... Biz onlardan razıyız biliyorum ki evlatları olarak onlar da bizden razılar. Onların evladı olmaktan hep gurur ve onur duydum. Tekrar dünyaya geldiğimde anne bab...

Yeniden Yeşermek

Yeniden Yeşermek  Yakın bir arkadaşım kısa bir süre önce yazdığım duygusal ağırlıklı bir yazım nedeniyle - mutsuz olup olmadığımı sordu geçen gün yazdığım deneme yazısında geçen ceviz kırıklarının kalbimde bir yara açtığını düşünerek. Çok nazikçe bu konudaki hassasiyetini ifade etti... Üzgün olduğumu düşünen başka arkadaşlarımda benzer endişelerini bir biçimde benimle paylaştılar.  Oysa tam tersi bir durum söz konusu hayatımda... Hayatın bana çok güzel şeyler sunduğunu düşünüyorum. Bu anlamda bir birey olarak hayata karşı müteşekkirim aslında. Zannederim bazı yazarların acı eşiği yüksek ve üzüntülü anlarda daha üretken olabiliyorlar. Bunun bir tür entellektüel libido eşiği olduğunu düşünüyorum. Bazı çağrışımlar (kırık ceviz kabuklarının zihnimde yarattığı çağrışımlar gibi örneğin) aslında bir çeşit ilham kaynağı ve kaldıraç işlevi görüyor zihinsel üretim bağlamında. Daha büyük bir tutkuyla yazıyor insan onu kışkırtan hisleri güçlü biçimde hissettikçe. Stoacı bir ya...