Bugün Instagram'da karşılaştığım bir paylaşımdaki kadınlar hakkındaki değerlendirme dikkatimi çekti. Elbette aşağıdaki alıntı tamamen yorumu yazan kişinin kişisel görüşünü yansıtıyor. Yine de ilginç bir tespit erkeklerinin kadınlar hakkındaki algı ve ilişkiyi yönetmesi ve bir takım sanal çizgiler olmasına dair.
ALINTI:
Kadınlar Hakkında Net Gerçekler:
Arada çok ince bir çizgi var, o çizgiye ulaşana kadar
kendilerine adım atarsanız kaybediyorsunuz. O çizgiyi geçtikten sonra, bu defa adım atmazsanız
yine kaybediyorsunuz.
Buradaki iddiaya göre, her durumda çizginin iki tarafında da riskli bölgeler var ve bu bölgeler siz o eşiği - çizgiyi - geçene kadar birbirinden ayrılmış gibi görünüyor ama diğer taraftan da aslında öyle bir çizginin varlığı da şüpheli - o çizgiye ulaşana kadar zaten bir risk var ve ulaştıktan sonra o çizgiden yine uzaklaşma ve ilişkinin soğuması riski var. Yani her durumda dengeli bir ilişki tutturmak zor bu iddiaya göre.
Bence bunun nedeni çok basit. Hayatı algılama ve kafa yapımız ile ilgili bir saptama bu. Aslında mesele bu tür ilişkilere dair konulara düz ve ayıran bir çizgi olarak bakmaktan kaynaklanıyor. Klasik tabir ile kırmızı çizgileri olmak veya çizgiyi aşmak deyimlerindeki durum bu. Aslında taraflar (kadın ve erkek) bu konuyu bir hat veya çizgi olarak tahayyül etmek yerine; buluşulması ve örtüşmesi gereken geniş iki alan (satıh - yüzey) olarak görmüş olsalar, kurulacak ilişki daha güvenli ve daha uzun vadeli olabilir zannımca.
Çizgi temelde matematiksel bir kavram. Eski Türkçedeki hat kavramı ile bunu karşılamak mümkün. Tıpkı nokta gibi, çizgi de geometrinin olmazsa olmazı. Üç boyutlu dünyayı iki boyutlu kağıt ve ekranda göstermenin en önemli görsel aracı çizgi kullanmak. Tüm dış hatları çizgi ile belirlemek mümkün. Üçgen yaparken de çizgi gerekiyor, silindir çizerken de... Resim yaparken, kalem ile örneğin yüz hatlarını oluşturmak için çizgiye ihtiyaç duyuyoruz veya makine mühendisi olarak bir araba parçası tasarlarken de çizgi gerekiyor. Çünkü çizgi iki yüzeyi veya alanı / sathı birbirinden ayırıyor. Hatları beliriyor.
Gerçek hayatta da durum böyle... Hepimizin çizgileri var. Bazen kalın bazen keskin bazen fazlası ile düz. Kimi kadınlar (ve kimi erkekler) çok keskin çizgiler ile hayat kurmuşlar kendilerine. Bir tür kendi zindanını kendisi çiziyor insanlar ilişki kurgular iken; Türkan Şoray kanunları gibi... Şunları yapmam, bunlara izin vermem, böyle davranır isem karşı taraf beni söyle kategorize eder, bunu dersem veya ilk görüşmede şöyle davranır isem böyle yaftalanırım gibi sosyal normlar iki insan arasındaki olası güçlü ve uzun vadeli ilişki ihtimallerini biraz daha zora sokabilir...
Elbette kurallar ve sınırlar sadece kadın erkek değil neredeyse her ilişkide olmak zorunda. Ebeveyn çocuk, öğretmen öğrenci gibi.. Ve elbette alansal özgürlük veya mahremiyet hudutlarına saygı gösterip riayet edilmeli... Bazen bu bağlamda etik ve ahlâkî endişe olması çok doğal. Yani bir satıh oluşması için her halükarda bir kaç sınır çizgisine ihtiyaç var... Çizgi sayısını çoğaltmak sadece ilişkiyi daha derin bir cendereye sokacak ve bir tür kişiye özgü ruhsal ve zihinsel dar bir hücre inşaa edilmiş olacak.
Güven duymak istediğiniz kişiler ile akışta devam etmeyi ve çizgileri birlikte tanımlamayı deneyin... Eminim daha rahat ederseniz. Temelde ger ilişki zaten kendi sınırlarını çiziyor siz bunun için çaba sarf etmeden. Taraflar taleplerini ve sınırlarını bir biçimde zaten sözel iletişime bile gerek kalmadan hallediyor.
Yanlış anlaşılmasın sakın. Biz erkeklerin de gayet düzgün ve onurlu çizgisi olanları da oldukça çok. Mesele bu iki çizgi sahibinin aynı hat üzerinde yürümeye talip olmadığı sorunsalını çözme istekleri ve bu konudaki dirayetlerinde düğümlü...
Önemli olan sevgi ve güvene olan inanç. Diğer tüm sınırlar bunun üstüne şekil kazanacaktır zaman içinde. Çok çizgi çekmeden, cizgiyi de aşmadan an'da olmaya çaba göstermek belkide en sağlıklısı?
Yorumlar
Yorum Gönder