Gergen
İngilizce'de "coinage" diye bir sözcük var. Ekonomi jargonunda metal para basma için kullanılıyor. Bu sözcük aynı zamanda dilbilimde de kullanılmakta ve bir dile yeni bir kelime katma, sıfırdan yeni bir sözcük ekleme anlamına da geliyor. Bu işin pirinin Şeyhpir (William Shakespeare) olduğunu ileri sürenler var. Shakespeare'in İngiliz diline 3000e yakın yeni kelime eklediğine (uydurduğuna?) dair (muhtemelen de çoğu mesnetsiz) iddialar mevcut. Gerçi gerçekte böyle bir kişinin var olmadığı ve Shakespeare'in aslında Christopher Marlow uydurduğu mahlas bir karakter (Shake-spear = Mızrak Sallayan!) olduğuna dair başka pek çok iddia da yok değil... Neyse, konumuza dönelim.
Kelimelerle oynamayı seven bir yazar namzeti olarak bazen ben de kelimeler ile hemhal olmayı; onları yeni anlamlar yükleyerek kullanmayı seviyorum. Yeniden bir kelime uydurmak, bunu dilde kabul ettirmek kolay bir süreç de değil. Bazen devrimler sonrasında bu tür girişimler daha kuramsal kimlikler üzerinden icra edilebiliyor. Türkiye'de bir dönem TDK vasıtasıyla böyle girişimler oldu. Dilin organik ve canlı bir varlık olmasından mütevellit, bazı sözcükler gündelik hayatta karşılık bulmadı ve kabul göremedi. Örneğin: bilişim ve bilgisayar (ki ODTÜ'den bir hocamızın Türkçeye hediyesi bunlar) kelimeleri kabul görürken, uzgöreç ve tekerçalar sözcüklerini insanlarımız dilsel olarak sindiremedi. (Bu arada TV ve DJ demek bu iki sözcük)...
Gergen, bir kaç gün önce benim uydurduğum bir kelime... Yaşım gereği, arkadaş çevremde çocukları ergen veya artık üniversite de olanlar var (ben de geç evlenip, bir de geç çocuk babası olan birisi olarak nispeten arkadan takip ediyorum bu gruptaki arkadaşlarımı). Ergen hikayelerini dinliyorum onlardan. Yeni Dünya düzeni içindeki ergen psikolojisini ve isyanlarını ve sevdikleri şeyleri duyuyorum onlardan. Benim oğlum ise yeni yeni ifade etmeye başladı isyanlarını, ki bunun sağlıklı bir gelişme olduğunu düşünüyorum - en azından zihinsel gelişimi açısından...
Ergenlik doğası gereği değişim ile ilgili ve her değişim de peşi sıra gerginliği getiriyor ardından. Ergen ve gergin olmak çok doğal bir süreç çünkü bu bir isyan ve dönüşüm ve bir tür tekamül süreci...
Iki sözcüğü de birleştirince, yani gergin + ergen = gergen çıkıyor karşımıza... Çevremiz gergin ergenlerle dolu... Sonra tıpkı "Sofi'nin Dünyası"nın ilk sayfalarında yemek masası ve uçan insan benzetmesi ve tasvirinde olduğu gibi biz yetişkinler sıradanlığı kanıksamaya başlıyoruz. Hiç bir şey bizi rahatsız etmez oluyor... (Tıpkı bugün Gazze'de yaşanan çocuk katliamlarını ve soykırımı sıradanlaştırmamız gibi...) Oysa ergenler dünyayı tanıma çabasıyla biraz da isyankar ruhlarıyla gerginleşebiliyorlar... Haksız da değiller bu hiç de adil olmayan dünyada...
Gergenleri seviyorum ben. Onların isyanlarını ve isyanlarındaki naifliği... Oğulları ve kızlarının gergin ergen hallerini anlatan arkadaşlarımı mütebessüm bir yüzle dinlemeyi de seviyorum. Şimdi isyanlarını dile getiremezler ise zaten sonra çok geç olacak... Bırakalım da gergen olsunlar. İki yaş ve dört yaş gerginliğinin ardından (ki o yaşlarda problemim dil edinimi ve iletişim sorunu olduğunu düşünüyorum), kendini ve bireysel farklılığını ifade etmelerine izin vermek gerekiyor.
Kimi ergen bunu farklı giyim tercihi kimisi de saç tarzıyla ifade ederken - kimi ergen de isyanını söz ile bazısı da tavır takınarak yapmayı tercih ediyor. Yöntemleri ne olursa olsun, aşırı kırıcı ve zarar verici olmadığı müddetçe onlara biraz hak verip yollarını açmak gerekiyor. Sümer tabletlerinde bile isyancı gençlerden şikayet eden yazıtlara rastlanmış durumda... Demek ki yeryüzündeki evrensel yasalar böyle işliyor. Bir kuşak çatışması ve farkı var... Onları anlamaya çalışmak galiba en güzeli...
#ergen
#gergen
#genç
#gençlik
Yorumlar
Yorum Gönder