Ana içeriğe atla

İnsan Neden Yazmak İster?

İnsan Neden Yazmak İster?

Bugün eski bir öğrencim (kendisi artık bir kıdemli felsefe profesörü) neden yazmayı azalttığımı sordu, "hocam bırakmayın yazmayı" diyerek ekleyip. Yazılarımı okuduğunu bile bilmiyordum işin doğrusu. Instagram üzerinden ❤️ işaretine bakınca sanki en fazla 40-50 takipçim var gibi görünüyor 🫣 maalesef. Pek popüler sayılmam 😄. 2023 planlarımda (iki haftası bitip geriye kalan 50 haftası umarım iyi bir yıl olur) kesinlikle daha çok yazı yazma isteği ve arzusu var. Bakalım zaman kimi ne kadar haklı çıkaracak...

Neden yazıyoruz sorusu takıldı aklıma ve ben de bunun üzerine ben de çok bilmiş, asla analitik ve sistematik düşünmekten vaz geçmeyen yeni ama kadim dostumu aradım, sırf fikrini alıp hasbihal etmek için. Yakın arkadaşım ve çok eski bir çocukluk arkadaşım olan Cahit söylemesi ayıp biraz tutuk birisi, özellikle de sosyal ilişkiler konusunda. Hiç sosyal medya hesabı da yok. O yüzden benim ondan izinsiz hakkında yazdığım şeyleri de hiç bilmeyecek. 

O küçük karavanında, insanlardan ve telefondan ve de teknolojiden uzak ve garip biçimde de mutlu. Üstelik de uzun süredir yalnız yaşıyor bir biçimde borç harç para bulup şehirden kaçıp üçüncü elden düşme aldığı ve de sonra en yakın koruluk benzeri bir orman kenarına park ettirip sabitlettiği uyduruk tek gözlü karavanında;  yeşil doğanın göbeğinde. 

Belki çok nadir bulunan soy adının da etkisiyle alay edilme korkusunu da ekleyince, Cahit Gibati (göbek adı da var - ama onu söylemem burada) nevi şahsına münhasır bir adam oluyor "Caho" her açıdan. O benim şimdilerde yeni ama çok eski bir dostum. Okulda iken ona taktığımız (nickname'ini yeni tabirle nick ini) yani güzel Türkçemiz ile takma adını asla ve kat'a kimseye söyleyemem - zinhar ve kesinlikle. O sır benimle ölecek. O ismi ben taktım ona ve onu arada bir rencide eden ismi ona benim verdiğimden Caho bile habersiz!  Okulda da çok aykırı, paspal ve de tabiki uyumsuz bir çocuktu zaten... Gerçi o ismi sonuna kadar hak ediyordu. Neyse...

Cahit'e uğradım yolumu epeyce değiştirip. Bir kaç paket ucuzcu zincir marketlerden aldığım petibör peskivüt götürdüm yanımda. Dört küp şeker attığı zift kıvamındaki tavşan kanı çaya bandırıp yemeyi seviyor ortadan kırıp, hâlâ bu yaşta... Sordum üç beş geyik ve odun ateşinde tekli çinko demlikte yaptığı çay muhabbetinin ardından: insanlar neden yazı, öykü ve roman yazarlar? dedim nedir bunun ardında yatan ne tür kişisel, psikolojik, ferdi, toplumsal, zihinsel sebepler? diye sordum. Acaba bu bir tür ihtiyaç mi yoksa sonsuzluk arayışı mı? 

Cahit bir tür makine gibidir. Mühendislik ve üstüne MBA yapıp işletme okumasının etkisi çok... Bence diye başladı. Dudak kenarına yapışmış hamurumsu kırıntıları karıncalara ikram ettikten sonra...Yedi sekiz sebebi olabilir dedi. 

Bu arada, söylemek durumundayım kendisi de bir yazar aslında; ama yine size asla kullandığı mahlasını söylemem. Hem yayıncısı hem de kendisi beni aforoz ederler. Duyunca zaten hiç biriniz o yazarın Cahit olduğuna asla inanmayacaksınız. Belki vasiyeti ile bunu söyleme hakkını verir bana... Hızla peş peşe saydı ben daha ilk bardağının sonuna bile gelmeden - bir çırpıda: 

İlki bence kişinin kendisini özgün biçimde kişisel olarak ifade etme isteği, dedi: Yazarlar kendi duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini ifade etmek için yazı yazıyor, tıpkı benim gibi dedi... Sonra sanatsal ifade: Yazarlar yazı yazarak kendilerini özgün ve sanatsal olarak ifade ederek kendilerine özgü bir tarz oluştururlar. Tıpkı birer yazılı kimlik gibi. Ayrıca kişisel bütünleşme çabası var bir de: Yazarlar yazı yazmakla kendilerini daha iyi tanır ve kendileri hakkında daha fazla bilgi edinirler. Bir tür içsel yolculuk yani dedim. Sadece çayını yudumladı yüzüme bile bakmadan...

Bazı yazarlar çok bencil olur dedi. "Biz" müstesna!, dedi. Beni de yazar kabul etmesine içten içe sevindim...Onun kadar meşhur birinden bunu duymak çok onere ediciydi. Kişisel gelişim: Yazarlar yazı yazmakla kendilerini daha iyi ifade edebilirler ve daha iyi bir yazarlık becerisi kazanırlar, dedi. Buna katılmıyorum bile diyemeden beşinciye geçti. Toplumsal iletişim: Yazarlar yazı yazmakla topluma bir mesaj veya düşünce iletmek isterler. Didaktik yazarlık dediğimiz şey - dedim içimden. Bu tarz sanki biraz bana benziyor diye düşünürken altıncısını söyledi pat diye...

Tamamen kişisel zevk için: Bazı yazarlar için yazı yazmak, keyif verici madde kullanımı gibidir dedi. Onun bağımlılıklarını burada ifşa edemem. Bir de narkotikçi aynasızlar basmasın karavanını... Yazarlar bunu kendilerine keyif veren bir aktivite olarak görürler, dedi bana sardığı sigarayı uzatırken. "Sağol abi" dedim. Ben içmiyorum biliyorsun... Bu arada Caho benden tamı tamına bir yaş büyük. 68 Model... Zorda kalınca bir koleksiyonere sattığı Chevrolet Impala'sı gibi...

Eski bir finans uzmanı ve broker olarak (Çok ani bir kararla kafayı kırıp istifa ettiği günü hatırlıyorum. Bugün gibi. Abi ben yazar olacağım - bırakıyorum bu kapitalist işleri deyip! - Ertesi akşam bu izbe elden düşme karavana yerleşmişti bile, aracı kuruma kazandırdığı milyonlarca doları yok sayıp verilen cüzi hisse payı ve bağlanan sembolik maaş ile...) elbette bazıları para kazanmak için yazıyor dedi: Bazı yazarlar yazı yazmakla sadece para kazanmayı amaçlar. Para için yazı yazılmaz dedi tekerleri iyice çatlamış karavanı işaret ederek elindeki dal parçası ile közü karıştırdığı odun parçasının dumanı tüten tarafını burnuma doğru yaklaştırıp... 

En önemlisini bile bile sona saklamıştı. Ne de olsa  Cahit iyi hatta - çok iyi bir yazar... Siz onu kendi ismiyle tanımıyorsunuz. İsmini gizleyerek başka bir mahlas ile de ölecek galiba... Söz verdim garip dostuma; yemin ettirdi bana oğlumun üstüne. İsmi bende kalacak... Çok sigara içmesi hiç iyi değil... Arada bir de bazı akşamlarda, 33cclik Weihenstephaner'ın; Frankfurt Kitap Fuarından son anda valizine attığı uzun lager bardağa önce beşte üçünü döker, sonra şişenin dibinde kalan beyaz buğdaydan mamûl ale'nin tamamını köpürterek geri kalan beşte ikisini ağır ağır koyardı bir ritüel gibi. 

"Sonsuzluk", dedi. Yazarlar yazılarının yaşamasını ve insanlar tarafından okunmasını isterler. Bu yüzden yazarlar yazılarının insanlar ve tarihte ebedi bir iz bırakmasını amaçlar. Tolkien, Rowling, Hemingway, Steinbeck, Dante, Pamuk, Yaşar Kemal, hatta fakirlik edebiyatı yapan Zola, Dickens, Baykurt bile sonsuz olmak için yazar. Sen de bu yüzden başladın yazmaya, benim gibi değil mi? dedi. Retorik bir soruydu bu... İz bırakma istediği... Evet dedim... Bedenimiz çürüyüp giderken, çok uzak diyardaki sizin dil ve kültürünüze tamamen yabancı bir okurun beyninin kıvrımları arasında gezinmek muhteşem bir duygu olsa gerek dedim. Yüzyıllar sonra bile... Herodotus ve Sophocles'i düşünürken...

Yazmalı insanlar. Söz uçar yazı kalır der, mermeri ustaca kullanan Romalı bilgeler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masal

Masal ... Neden olsun isteriz, Masallardaki aşklar gerçek? Mutlu gülüşler sonsuz, Birliktelikler, sorunsuz? ... Niye çok isteriz hep? O da beni - benim kadar, Ve hatta benden de çok... Daha da çok sevsin diye? ... Nedir karşılıksız aşkları; Bu kadar değerli ve unutulmaz, Kavuşulan aşkları ise sıradan yapan? Nedir aşkı, maşuktan bile kopartan? ... Niye bekleriz hep, tutkuyla sevip de, Karşılık bulamadığımız aşklar; Önümüzde serpilip büyüsün diye, Bilerek ve beyhude bir çırpınış ile? ... Neden çok sevilen anlamaz, Sevildiğini ve değer verildiğini? Bu güzel masalın her harfinin Bizzat kendisi için; yazılıp, çizildiğini?  ... Neden küçümsenir ki sevenin sevgisi? Niye görülmez bülbüle yâr olan gül bahçesi? Niçin hep bir inat, hep bir tafra yüceltir, Ve daha değerli kılar, yarım bırakılan sevgiyi? ... Karşılık almadan sevebilmek, Ne kadar da ilahi ve yücedir, halbuki... Kim, neden heba eder ki aşığının sevgisini? Ve rehberi yapar boş yere kendi ümitsizliğini? ... Sen de biliy...

HAYATINIZI DÜZENE SOKACAK 20 ALIŞKANLIK

Hayatınızı Düzene Sokacak 20 Alışkanlık Öncelikle herkese güzel bir hafta sonu dileklerimle. Umarım hayatınızın akışını arada bir durup sorguluyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın sakın. Felsefi ve ontolojik bir var oluşçuluk ve bütüncül bir yaşam kaygısını sorgulamacı bir tutum ile irdelemek değil niyetim asla.  Bugüne hafif gibi görünen ama yaşam kalitemizi engelleyen, başarıya ve hedeflediğimiz amaca giden yolda bizi sekteye uğratan bir takım olumsuz davranışlarımızı ve nispeten kötü alışkanlıklarınızı azaltmaya yönelik bir takım önerilerim olacak.  Düzenli takip ettiğim bir kaç yabancı motivasyon ve kişisel gelişim hesabı var. Daga çok Amerikalıların bakış açısı ve dünya görüşü ile şekillenmiş tavsiyeler bunlar. Ben buradaki önerileri biraz bizim ülke ve insanımız bağlamına uyarlamaya çalıştım.   Hepsinin de değerli öneriler olduğunu düşünüyorum.  Küçük adımlarla giderek, hepsini değil belki ama dört beş tanesini bile uygulama geçirmek oldukça olumlu de...

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...