ŞİİR
Yitik Ruhlar Treni
"Yorgunum," dedi yaşlı kadın...
"Ben de..." diyebildi yaşlı adam.
"Hem de çok...",
Diye ekledi ikisi birden.
Şaşkınlıkla gülümsediler.
Utançla aynı şeyi düşünmekten...
Beyhude bir çabayla kendilerine
Gerçeği itiraf etmekten...
"Galiba kaybolduk" diyebildi kadın.
Bırak artık kes ümidi benden...
Rehber olmaz sana benden...
Ruhum yurtsuz yitik bir göçebe iken...
Evet çok şey beklemişim.
Galiba ben bu son geziden.
Bu demanslı halimden.
Hem de baş belası hain
Alzheimer beynimi yiyip bitirirken...
Yaşımı başımı bile bilmeden
Vazgeçerim zannetmişim
Unuturum belki de
Bu yolculukta kendimi
Bırakır giderim geride maziyi...
Artık önemi yok dedi gri saçlı adam..
Rehber aramıyormuşum ki ben...
Yolculuğum kendime imiş...
Sohbet etmişiz aynı vagonda
Bunca zamandır yanyana giderken...
Ne yapayım? diye sordu yaşlı adam...
İnmeli miyim sence bu trenden?
Daha son durağa bile gelmeden?
Yalnızlık kokan bu ıssız vadinin
Tam da orta yerinde iken?
Bekle dedi kadın.
Inilmez öyle her yerde...
Makinist duruyoruz demeden.
Üstelik de vadinin
En derin yerinde iken...
Üşürsün hem burada...
Belki ben de üşürüm senden sonra...
Zaten yorgunsun. Yorgunuz
Bunca yol ve yoldan sonra...
Bitap da düştük üstelik
Gürültülü tren yolculuğunda...
Zar zor yer bulduk ikimiz de zaten.
Ya doluydu önceki seferler.
Ya da alınmıştı tüm biletler.
Bazen de iptal edilmişti seyrüseferler...
Az kaldı bizim durağa.
Gel sabredelim beraber.
Yorulmadık mı zaten?
Kaç zamandır mütemadiyen
Doğru treni beklemekten?
Vakit çok erken.
Hem de çok erken.
Şafak bile sökmeden...
Kaybolduk aynı koridorlarda
Beyhude git-gellerden.
Adam önce hafifçe gülümsedi.
Ve sonra uzunsa tebessüm etti...
Ne iyi kadınsın sen...
Diye geçirdi içinden....
Kadının ince kirpiklerine dalıp
Bunu ona hiç söylemeden...
Aynı anda dışarı baktı ikisi birden
Buğulu ve çiğ kaplı pencereden.
Ay vardı bu gece; üstelik de dolunay...
Alacakaranlık geçti gecenin kalbinden.
Tan yeriydi vakit...
Yepyeni bir şafak idi gelen.
Ağırmaktaydı gün.
Kesif ve zifiri gecenin içinden.
Ufukta bir kızıllık belirdi inceden...
Gözleri ağırlaştı yaşlı adamın.
Tren yeni bir tünele girerken...
Ne zor imiş meğer bizim yolumuz, dedi.
Gacırdadı paslı raylar.
Duman yükseldi tekerlerden.
İlerliyordu her şeye rağmen
Bu eskimiş koca ve yaşlı tren...
Başka bir dönemeçten geçerken;
Ne çok tünelden geçmişiz meğer...
Zifiri karanlıkta olduğumuzu bilmeden..
Dedi kadın, sabah güneşinde yansıyan
Solgun siluetlerine beraberce gülümserken.
Adamın gözleri gülümsedi.
Güneşin şavkı kadının
Küçük gri gözlerine vururken.
Tuttu kadının minicik ellerinden.
"Demli çay seversin sen" dedi
Yolumuz uzun daha.
Bisküvi de aldım bak.
Hem de senin en sevdiğinden...
Nevfel Baytar
Ankara
19 Ocak 2025
07:15
Yorumlar
Yorum Gönder