Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendinizi Aşmanın 33 Yolu

Kendini Aşmanın 33 Yolu (İlk 15 Adım!)  Hemen hepimiz kendimize dair bir takım serzeniş ve şikayetler içerisinde oluyoruz. Az veya çok... İstemsizce veya üstüne basa basa şikayet ediyoruz.  Bazı şikayetlerimiz fiziksel şartlarımız ile ilgili. Kimimiz boyundan memnun değil, kimimiz kilosundan. Kimimizin beli kalın, bazılarımızın kırışıklıkları çok.  Kimimiz göz rengini lens kullanarak, kimimiz de fazla kilolarından sert diyet yaparak kurtulabiliyor.  Kimimiz ticari zekasının azlığından şikayetçi; kimimiz ise sinirlerini kontrol edemeyerek çevresini kırıp dökmekten. Bazılarımız ise tam bir toksik canavara dönüşmüş durumda, travmalarının acısını bi-haber olan yakın çevresinden çıkartıyor... Kimimiz bazen bir duygu süpürgesi,  kimimiz kalp buldozeri, kimimiz de ilişki mengenesi...  Ama her şey bir yana, hayat devam ediyor. Stoacı bakış açısını benimsemiş bir fani olarak, kendimizi sevmemiz, kendimizi iyi tanımamız ve içimizdeki o potansiyeli uyandır...

Boycott

Boycott Bu aralar sosyal medyada dolaşan bir kampanya var, bu hafta sonu için (20-21 Nisan 2024) yapılması planlanan. Fahiş fiyatla içecek ve yiyecek satan cafe, restaurant, bistro, pub??? tarzı yerleri boykot ederek ve iki gün boyunca tüketim yapmayarak, "kayıkçı" esnafa ders vermeyi amaçlayan yüce gönüllü bir boykot çağrısı bu... Uyacağız elbette.  Bu tip toplumsal hareketler özünde ve son tahlilde toplumsal bilincin ve birlikte hareket etmenin gücünü hissettirmek anlamında işe yarayabilecek girişimler. Ama benim daha derin endişelerim var kavramların anlaşılmasına dair basit ve naçizane sosyolojik gözlemlerim. Paylaşmak isterim bir Pazar günü kadar kutsal olan bu Cuma gününde... Yarın da kutsal bir gün aslında. Bir Cumartesi bizi bekliyor... Etimolojik olarak baktığınızda boykot, linç, grev, propoganda, miting, vb kavramlar daha çok batı kökenli özgürlük arayışları ve isyan emareleri. Ne kadar ilginçtir ki boykot ve linç kelimeleri aslında bu eylemleri ilk başl...

La Edri

Üstadım, Abim ve Büyüğüm "Lâ Edri"... Güzel özlü sözler okumayı, her Insragtram fanisi gibi onlardan kendimce ve kendime kadar hayat dersleri çıkarmayı seviyorum. Bazen bir sözü çok beyendiysem de (de ayrı), nadirce de olsam paylaşmayıda (da bitişik !) seviyom ben. Gözel özlü sözleri çok küsel arka foncuklarla ve ressimlernen (pazen de güzel müsiklernen) süsleyen ve sıkça takib yapdığım bir kaç adet hesab var. Bu hesablarda yazıların altında meşhur yazar La Edri ismiyle sıkça karşılaşır oldum.  İşin ilginç tarafı ise, Lâ Edri ismindeki bilge kişinin, birbirlerinden çok farklı alanlarda söylediği sözlerinin her birinin hikmet ve yoğun kadim bir bilgelik ile dolu olması beni hem çok şaşırtıyor hem de için için kıskandırıyordu. Bir insan, üstelik de aynı kişi nasıl olabiliyor da bunca güzel sözü aynı anda söylebiliyordu ki? Bu naasssıl mümkünümsü olabilirdi kine ki? Ayrıca La Edri isminin çok estetik olması ve kulağa da çok karizmantik gelmesi ben de çok farklı tahay...

Ruhun Gıdası

Ruhun Gıdası  Bir kaç gün önce bir ifade ile karşılaştım. Yıllar yıllar önce gündemi çok meşgul eden sloganik bir söz vardı bazı arkadaşlarımızı ta vejetaryen olmaya kadar götüren: "Ne yersen, sen o'sun!"... Sonrasında pek çok diyet ekolü ortaya çıktı hatırlarsanız. Kan grubu diyeti, ketojenik diyet, Atkins diyeti vs vs... Sonrasında ülke bağlamında Karatay diyeti gibi versiyonları da ortaya çıktı. Her neyse... Ben bu sözü bir adım daha öteye taşımak istiyorum. Sadece kırmızı et, karbonhidratlı gıdalar, sebze - meyve, protein ağırlıklı beslenme gibi bedenen beslenme değil benim burada yazmak istediğim beslenme tipi ve türü. Bugün daha çok beslenmenin ruhi ve psikolojik sonuçlarını anlatmak istiyorum:  "Ne ile besleniyor iseniz, onun meyvelerini verirsiniz" üzerinde durmak istiyorum bugün. Mutluluktan besleniyor iseniz, etrafınıza da mutluluk dağıtmak istersiniz, ya da travmalarınız hayatınızı şekillendiriyor ise; bunu çevrenize ve çocuklarımıza aktar...