Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pazar Yazıları 001 insanın Kendini Öncellemesi

001 İnsanın Kendini Öncellemesi Eskiden gazetelerin hafta sonu ekleri olurdu. Babam ilkokul mezunu bir işçi idi ama eve günlük iki gazete girdi çokuzun yıllarboyunca. Abimde her hafta iki çocuk dergisi alırdı. Ben de liseye başlayınca her hafta düzenli olaeak iki karikatür dergisi aldım.   Siyasi amaçlı okunmazdı bizim evde gazeteler. Bir ara Günaydın bir dönem de Tercüman gazetesi girdi eve uzun yıllar boyunca ama sabit ve düzenli olarak Hürriyet gazetesi hep alındı ve okundu yıllarca.  Onların hafta sonu ekleri olurdu. Daha hafif içerikli, biraz daha sanat ve popüler bilim ağırlıklı.  Entellektüel yazıların olduğu... Babam resimli çengel veya kare bulmaca çözerdi sürekli ve hep bazı kelimeler bulunmaz ve yarım kalırdı. Ertesi gün (veya hafta?) cevap anahtarı verildiğinde oradan kopya çekerek eksikleri tamamlardı babam...Bilemediklerini bana da sorardı bir ortaokul öğrencisi olarak... Güzeldi Pazar günlerinin sabahları - seksenler (birazda 90lar). Mecbur...

Aşkın Kimyası

Aşkın Kimyası  ... Bir kimya bizimkisi: Gizemli bir bileşim.  Her şeyden birer parça;  Kiminden bolca... Kimi şeyden eser miktarda... Kısaca senden ve benden;  İkimizi 'biz' yapan her şeyden... ... Zamanla oluşur formülümüz Önce biraz aşinalık ekleriz,  Sonra çokça aşk atarız içine...  Bir tutam delice tutku; Bolca bakışma, tatlı sohbet yanında. Sürekli gülüşmeler eklenir bir de, Sabırla bekleyişler de atılır içine... ... Hem-hâl olma çabası bizimkisi. Birlikte eriyip buhar olmak;  Parıldayan yıldızlarda;  Usulca gezinen bulutlarda, Gecenin zifiri karanlığında,  Ay ışığının loşluğunda;  Yakamozlanır dalgaların fısıltısıyla... ... Harflere dökülür bizim kimyamız; Aşkın A'sı ile başlar her şey, Z ile tamamlanır periyodik cetvel. Eklenir içine tutku ve şehvet;  Karışımdan yükselen buhar ile Kaybolur dumanlar içinde;   Dakikalar, haftalar, aylar ve yıllar... ... Aşkın nüvesi'nden çatlayıp açılan; Tohumundan çıkıp d...

Uzayistan

Uzayistan  Uzun süredir televizyon izlemiyorum. Daha doğrusu haberleri artık izleyemiyorum. Ne aklım kaldırıyor; ne de midem. Cehalet mutluluktur deyip uzak duruyorum gerçek hayattan. Bilgi edinmeme hakkımı kullanıyorum.  Türk dizisi izlemeyi de galiba yirmi yıl önce bıraktım. 'İkinci Bahar" diye bir dizi vardı Şener Şen ve Türkan Şoray'ın oynadığı. Ondan sonra hiç dizi izleyemedim. Yeni konjonktür ile popüler olan, tarihi dizi etiketli kılıç ve ok aksiyonlarıyla şişirilmiş Diriliş, Fışkırış tarzı şeylere yaşım gereği hiç tahammül edemiyorum zaten...   Çok izlenen "Likörlü Zemzem, başlamadan yayından kaldırılan "Yeşil Yoncalar" gibi hızla palazlanan yeşil sermaye dizileri de şahlanan Türkiyem hashtagli ülke profilini çok gerçekçi biçimde yansıttığı için onları da izlemeyi içim kaldırmıyor bir türlü. Zaten içindeyiz bu alemin... 😉 Ancak sosyal medya paylaşımları nedeniyle popüler gündeme dair kıyısından köşesinden elbette fikrim oluyor ülkenin di...

Aşkın Kanatları

Aşkın Kanatları  Her aşk bir kozada saklanır.  Yuva yapar hatıralar Kalbe gömülür anılar.  Orada öylece yatarlar... Dönüşüm ister ruh ve beden; Yeniden doğar küllerinden.  Güçlü bir aşk gelir - en derinden  Ve tanımlar aşkı yeniden... Koza içindeki aşka vurur  Doğan günün parlak ışıltısı.  Haydi uyan! diye seslenir. Çıkart şu aşkı artık gövdenden! Kanatları kıpırdar kozanın içinden.  Yeni bir umut ile ışığa doğru bakarken. Evet zamanı geldi, der kendi kendine... Kırmalı artık bu kabuğu içeriden.  Hareket ederek yayılır kanatlar;  Bir delik açılır kozanın gövdesinden. Işıl ışıl dolan güneş ile  Kırılır koza en zayıf yerinden... Çırpmaya hazır kanatlardan Dökülür kozanın içine eski pullar Artık uçmaya hazırdır kelebek Dönüşümünü tamamlamış kozasından... Işığa doğru uçarken.  İşte doğdum, der - yeniden; Hem de kor olmuş küllerimden.  Bekle beni hayat, bak buradayım ben! Nevfel Baytar  18 Ocak 2024 Ankara

Küllerinden Doğmak

Küllerinden Doğmak  Edebiyatta önemli bir yer tutan Zümrüd-ü Anka;  (Batı'da Phoenix ve Uzak Doğu'da Fenghuang ve Arap Dünyasında Simurg olarak bilinmekte bu sembolik ve mitik yaratık) yanıp kül olmak ve küllerinden yeniden doğma metaforunu kullanarak, diriliş ve birleşmeyi temsil eder. Bu mitolojik kuşun uzun yolculuğu aracılığıyla yazarlar, kahramanın içsel yolculuğunu ve kendini bulmaya çalışmasını temsil eder veya anlatmaya çalışır.  Yeni nesil okuyucular ise Harry Potter aracılığıyla tanıdı bu kelimeyi. Yeni yetme veletler, Rowling'in yazdığı serinin beşinci kitabı olan Zümrüdü Anka Yoldaşlığı (The Order of the Phoenix) ile gördü kendini arayıp bulma macerasını Hayri Çömlekçi'nin gözünden, fantastik tekamül sürecini 😉 (Türkçesi Harry Potter gibi karizmatik olmadı sanki?) tecrübe etti okur olarak... Nispeten daha yaşlı ve mürekkep yalamış (İngilizce 'erudite' kategorisindeki) okuyucular ise Feridüddin Attar'ın Mantık-et Tayr kitabıyla özdeşl...